22.04.2024

Hazırlayanlar: Serdarhan Güler, Enis Kadıoğlu

Tahkim, yargısal usul yönteminin bir alternatifi olarak özel hukuk alanına ilişkin uyuşmazlıkların tarafların bu yöndeki iradeleri doğrultusunda ihtiyari veya özel düzenlemelerden kaynaklı bir zorunluluk olarak bağımsız ve tarafsız hakem/hakem kurulu tarafından çözülme yöntemidir. Yargısal usul yönteminde olduğu gibi uyuşmazlıkların tahkim yolu ile çözülmesi sürecinde de nihai koruma sağlanıncaya ve talep sonucu icra edilinceye kadar tarafların menfaatlerini korumak ve güvence altına almak amacıyla geçici hukuki koruma tedbirlerine başvurulması mümkündür. İşbu yazımızda Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca iç tahkim yargılamasına konu olabilecek geçici hukuki koruma tedbirlerine ilişkin bilgilendirmelerde bulunacağız.

1.   İç Tahkimin Uygulama Alanı

İç tahkim,  Milletlerarası Tahkim Kanununun (MTK) tanımladığı anlamda yabancılık unsuru içermeyen ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği tahkim yargılamaları olarak ifade edilebilecektir. (HMK m. 407) MTK’nın 2. maddesinde; tarafların yerleşim yeri, olağan oturma yeri veya işyerlerinin ayrı devletlerde olması, tarafların yerleşim yeri, olağan oturma yeri veya iş yerlerinin tahkim yerinden farklı olması, tarafların yerleşim yeri, olağan oturma yeri veya iş yerlerinin asıl sözleşmeden doğan yükümlülüklerin önemli bir bölümünün ifa edileceği veya en çok bağlantılı olduğu yerden farklı bir devlette olması, asıl sözleşemeye taraf olan şirket ortaklarından en az birinin yabancı sermaye getirmiş olması veya asıl sözleşme ve hukuki ilişkinin bir ülkeden diğerine sermaye veya mal geçişini sağlıyor olması yabancılık unsuru olarak sayılmıştır. Dolayısıyla bu unsurları taşımayan ve Türkiye’de yapılan tahkim yargılamaları da iç tahkim olarak ifade edilebilecektir. Ancak hemen belirtilmesi gerekir ki, MTK m. 1’de yer alan düzenleme uyarınca bir uyuşmazlık MTK kapsamında olmasa da Taraflar, kendi iradeleri ile ilgili kanun hükümlerinin aralarındaki uyuşmazlıklara uygulanmasına karar verebileceklerdir.

2.   İç Tahkim Yargılaması Kapsamında Geçici Hukuki Koruma Tedbirleri Ve Yetki

Geçici hukuki koruma kavramı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (“Kanun”)’nun 10. kısmında yer almakta olup Geçici Hukuki Korumalar başlığı altında “ihtiyati tedbir”, “delil tespiti” ve “diğer geçici hukuki korumalar” olmak üzere 3 farklı türde düzenlenmiştir. Kanun’un 414. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Aksi kararlaştırılmadıkça, tahkim yargılaması sırasında hakem veya hakem kurulu, taraflardan birinin talebi üzerine, bir ihtiyati tedbirin alınmasına veya delil tespitine karar verebilir...” şeklindeki düzenleme ile hakem/hakem kurulunun tahkim sözleşmesinde aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan birinin talebi üzerine geçici hukuki koruma tedbirine hükmedebileceği düzenlenmiştir. Her ne kadar hakem/hakem kurulunun geçici hukuki koruma tedbirine hükmedebileceği ilgili kanun tarafından açıkça düzenlenmişse de söz konusu hükmün yedek hukuk kuralı niteliğine haiz olması sebebiyle taraflarca aksi yöndeki bir anlaşma ile bu husustaki yetki ortadan kaldırılabilmekte veya genişletilebilmektedir.

Bu noktada değinmek gerekir ki; Milletlerarası Tahkim Kanunu’nda hakem tarafından/hakem kurulunca ihtiyati haciz kararı verilebileceği yönündeki düzenlemeye Kanun uyarınca iç tahkim uygulamasında yer verilmemiştir. Her ne kadar iç tahkim uygulamasında da ihtiyati haciz kararı verilebileceği yönde görüşler mevcut ise de doktrindeki ağırlık görüş geçici hukuki korumalar açısından cebri icra organları nezdinde bir yetkiye sahip olmayan hakem/hakem kurulunun ihtiyati haciz kararı vermesinin isabetli olmayacağı yönündedir. Nitekim MTK m. 6’da da hakem veya hakem kurulunun, cebrî icra organları tarafından icrası ya da diğer resmî makamlar tarafından yerine getirilmesi gereken ve üçüncü kişileri bağlayan ihtiyatî tedbir veya ihtiyatî haciz kararı veremeyeceği düzenlendiği için MTK kapsamındaki tahkim yargılamalarda da pratikte ihtiyati haciz kararı verilmesi mümkün olmamaktadır.

2.1.      İç Tahkim Yargılamasında İhtiyati Tedbir

İhtiyati tedbir Kanun tarafından düzenlenen geçici hukuki koruma tedbirleri arasında yer almakta olup Kanun’un 389. maddesinde “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Kanun 414. maddesi dikkate alındığında iç tahkim yargılamalarında hakem/hakem kurulunca nihai karar elde edilinceye ve talep sonucu gerçekleşinceye kadarki sürede ihtiyati tedbir kararı verebilmektedir. Buna göre hakem/hakem kurulu; çekişmeli bir malın muhafaza altına alınması, yediemine teslim, tasarruf hakkının sınırlandırılması şerhi, devir ve ferağ yasağı, fikri haklara veya haksız rekabete ilişkin menfi olumsuz şartlar, eski hale getirmeye yönelik tedbirler, müdahalenin meni gibi geçici hukuki koruma tedbirlerine karar verebilme yetkisine sahiptir.

2.2.      İç Tahkim Yargılamasında Delil Tespiti

Delil tespiti, açılmış veya ileride açılması muhtemel olan davalar yönünden ilgili delillerin şartların oluşması halinde yargılama öncesinde toplanıp güven altına alınmasını sağlamak amacıyla kanun koyucu tarafından ön görülmüş geçici hukuki koruma tedbirleri arasındadır. Kanun’un 400. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Taraflardan her biri, görülmekte olan bir davada henüz inceleme sırası gelmemiş yahut ileride açacağı davada ileri süreceği bir vakıanın tespiti amacıyla keşif yapılması, bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da tanık ifadelerinin alınması gibi işlemlerin yapılmasını talep edebilir.”  şeklindeki düzenleme ile görülmekte olan bir davada toplanmamış ya da incelenmemiş delillerin yargılamanın salahiyeti ve taraf menfaatlerini korumak amacıyla güvence altına alınabileceği düzenlenmiştir. Nitekim Kanun’un 414. maddesinde yer alan düzenleme uyarınca hakem/hakem kurulunun da taraflardan birinin talebi üzerine uyuşmazlık sırasında veya öncesinde delil tespitine karar verme yetkisi bulunmaktadır. Ancak belirtmek gerekir ki delil tespitinin yapılması için cebri icra gerekiyor ise bu durumda hakem/ hakem kurulunun delil tespitine karar verme yetkisi bulunmamaktadır.

3.   İç Tahkim Yargılamasında Hakem/Hakem Kurulunun Geçici Hukuki Koruma Tedbir Kararı Verebilmesinin Koşulları

Tahkim yargılamasında hakem/hakem kurulunun geçici hukuki koruma tedbirine hükmedebilmeleri bir takım şartlara tabii kılınmıştır. Buna göre;

·      Geçerli bir tahkim anlaşmasının bulunması ve taraflarca hakem/hakem kurulunun geçici hukuki koruma tedbirlerine hükmedebileceğinin aksinin kararlaştırılmamış olması,

·      Taraflardan birinin ihtiyati tedbir veya delil tespiti yönünde talebinin bulunması,

·      Talep sahibinin ilk görünüşe göre haklı olması,

·      Tedbir talep eden taraf açısından telafisi imkansız ve ciddi bir zararın doğacak olması,

·      Geçici hukuki koruma kararının uyuşmazlığı esastan çözecek nitelikte olmaması,

·      Geçici hukuki koruma kararının taraflara yönelik olması,

·      Geçici hukuki koruma kararının ölçülü olması gerekmektedir.

Değinmemiz gerekir ki her bir geçici hukuki koruma tedbiri bakımından şartların hepsinin toplu şekilde aranması gerekmemektedir. İlgili koşullar tedbirin niteliğine uygun olarak aranması gerekmektedir. Bu noktada vurgulamak isteriz ki, Kanun’un 414. maddesinin 1. fıkrası uyarınca hakem veya hakem kurulu, ihtiyati tedbir kararı vermeyi uygun bir teminat verilmesine bağlı kılabilir. Dolayısıyla yukarıda saymış olduğumuz şartlara nazaran hakem/hakem kurulu tarafından ihtiyati tedbir kararının verilebilmesi için teminat verilmesi şartının getirilmesi de mümkündür.

4.   İç Tahkimde Görülen Uyuşmazlıklar Hakkında Mahkemelerin Geçici Hukuki Koruma Tedbirine İlişkin Rolü

Vurgulamamız gerekir ki; Tahkim yargılaması genel itibariyle tarafların seçmiş olduğu bağımsız ve tarafsız hakem/hakem kurulu tarafından yürütüldüğü için taraflar, hakem/hakem kurulunun vermiş olduğu geçici koruma tedbirlerine riayet etmektedirler. Ancak hakem/hakem kurulu tarafından verilmiş olan geçici hukuki koruma tedbirine taraflardan birinin riayet etmemesi durumunda Kanun’un 414. maddesinin 2. fıkrası uyarınca hakem veya hakem kurulunca verilen kararın, geçerli bir tahkim sözleşmesinin var olması şartıyla taraflardan birinin talebi üzerine görevli mahkemeye başvurmak suretiyle geçici hukuki koruma tedbirinin icrası yönünde karar alınabilmesi mümkün kılınmıştır. Kanun lafzı itibariyle mahkeme tarafından icra edilebilirlik kararının verilmesi için geçerli bir tahkim sözleşmesinin varlığı yeterli görülmüşse de doktrinde mahkeme tarafından Kanun’un 439. maddesinde sayılan iptal nedenlerinin de niteliğine uygun düştüğü ölçüde dikkate alınması gerektiği görüşünü savunan yazarlar bulunmaktadır.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca iç tahkim yargılamasına tabii bir uyuşmazlıkta ihtiyati tedbir veya delil tespiti kararının öncelikli olarak hakem/hakem kurulu tarafından verilmesi ön görülmüştür. Ancak belirtmek gerekir ki Kanun’un 414. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenleme gereğince tahkim yargılaması sırasında koşulların sağlanması halinde ihtiyati tedbir veya delil tespitine görevli mahkeme tarafından da karar verilebilmesi mümkün kılınmış olup mahkemelerin bu yönde karar verebilmeleri sıkı koşullara bağlanmıştır. Nitekim Kanun’un 414. maddesinin 3. fıkrası uyarınca mahkemelerce iç tahkim yargılamasında geçici hukuki koruma tedbirine;

·      Hakem veya hakem kurulunun ya da taraflarca görevlendirilecek bir başka kişinin zamanında veya etkin olarak hareket edemeyecek olması halinde, taraflardan birinin yargılama sırasında veya öncesinde ihtiyati tedbir veya delil tespiti için mahkemeye başvurması halinde, 

·      Hakem veya hakem kurulundan mahkemece geçici hukuki koruma tedbirine izin verilmesi yönünde izin alınması halinde,

·      Taraflarca aralarında hakem kurulundan izin alınmaksızın da mahkemece ihtiyati tedbir ve delil tespitine hükmedilebileceği yönündeki mevcut yazılı sözleşmeye dayanılması halinde karar verilebilmektedir.

Tahkim yargılamasında, mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkeme, konusuna göre tahkim yeri asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemesidir. Tahkim yeri belirlenmemiş ise yetkili mahkeme ise davalının Türkiye’deki yerleşim yeri, oturduğu yer veya işyeri asliye (ticaret) mahkemesidir.

5.   İç Tahkim Yargılamasında Verilen Geçici Hukuki Koruma Tedbirleri Kapsamında Yapılan Yargılama Giderleri

Bilindiği üzere mahkemelerce, Harçlar Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca geçici hukuki koruma tedbirleri bakımında da maktu nitelikteki başvuru harcı talep edilmektedir. Ancak tahkim yargılamasında başvuru harcı bulunmaması ve Harçlar Kanunu’nun 3. maddesine yer alan “Hakem kararlarının infazı lazım geldiğine dair mahkeme başkanı veya hakim tarafından verilen şerhlerden, hakem kararının mahiyetine göre, karar ve ilam harcı alınır.” şeklindeki düzenleme uyarınca tahkim yargılamasında yalnızca mahkeme tarafından gerçekleştirilen işlemler ile karar ve ilamlara ilişkin harçlar talep edilmektedir. Dolayısıyla iç tahkim yargılamasında mahkemece verilen bir geçici hukuki koruma kararı veya hakem/hakem kurulu tarafından verilen geçici hukuki koruma kararının icra edilebilirliğine ilişkin kararın mahkemeden alınmamış ise bu durumda hakem/hakem kurulu tarafından verilen geçici hukuki koruma kararları için harç ödenmesi gerekmektedir. Ayrıca Kanun’un 442. maddesinin 1. fıkrasında hakem/hakem kurulu tarafından yargılama giderleri için gider avansı talep edilebileceği düzenlenmiştir. Söz konusu gider avansı tebligat, bilirkişi, tanık, keşif giderleri gibi giderlerin karşılanması nedeniyle talep edilmektedir.

Sonuç;

Ø Hakem/hakem kurulunun yukarıda bahsetmiş olduğumuz şartların sağlanması halinde iç tahkim yargılamasında “ihtiyati tedbir” ve “delil tespiti” kararı verebilme yetkileri bulunmaktadır.

Ø Kanun düzenlemesi uyarınca sayılan haller dışında iç tahkim yargılamasına tabii uyuşmazlıklarda geçici hukuki koruma tedbirine öncelikli olarak hakem/hakem kurulu tarafından karar verilmesi kabul edilmiştir.

Ø Aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen tarafın koşulların varlığı halinde tedbir kararına itiraz hakkı bulunmaktadır. Ancak delil tespitine ilişkin tedbir kararına itiraz edilmesi mümkün değildir.

TOP