14.03.2024

 

Yazarlar: Görkem Çetin, Oğuzhan Onur, Cüneyt Baş

 

Sigortacılık, günümüzde, gerek ekonomik gerekse hukuki boyutu ile önem arz eden bir sektördür. Hem gerçek hem de tüzel kişiler, faaliyet gösterdikleri alanlardaki riskleri en aza indirebilmek ve meydana gelebilecek olumsuz durumlara karşı kendilerini güvence altına alabilmek adına, her türlü işlerini, işlemlerini ve faaliyetlerini, “sigortacılık” sektöründe faaliyet gösteren gerçek veya tüzel kişiler ya da bu kişilerin acenteleri vasıtasıyla “sigortalatmaktadır.” Bu bağlamda; bu bilgi notunda, “sigortacının” ve “sigortalının” hakları ve yükümlülükleri özetlenecek ve bilgilerinize sunulacaktır.

 

1.     Sigorta ve Sigortacılık

 

Sigorta ve sigortacılık kurumu, aslında, insanların birbirleriyle ilişki içerisinde bulunduğu ve bu kapsamda, “risk” ve “tehlike” arz eden işler veya eylemler gerçekleştirdiği ilk çağlardan beri mevcuttur. Öyle ki, tarihin ilk yazılı kanunları kabul edilen Hammurabi kanunlarında dahi “sigortaya” ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır.

 

Zaman içerisinde, insanların birbirleriyle gerçekleştirdikleri faaliyetlerin artması ve çeşitlenmesiyle de “sigortaya” verilen önem artmış, egemen ülkeler “sigortaya” ve “sigortacılığa” ilişkin özel kanunlar ve düzenlemeler getirmişlerdir.

 

Türk hukukunda da “sigortaya” ve “sigortacılığa” ilişkin hükümler 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (“TTK”) ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nda detaylıca düzenlenmiş, bu kapsamda kanun koyucu sıfatını haiz olan Türkiye Büyük Millet Meclisi “sigortaya” ve “sigortacılığa” dair hususlara özel bir önem atfetmiştir.

 

 

2.     Sigorta Türleri

 

Hukukumuzda özel sigortalar temel olarak 2 (iki) tür olarak ayrılmaktadır. Bunlar “kişi (can) sigortaları” ve “zarar sigortalarıdır”.

 

Kişi (can) sigortalarında, tehlikeye maruz kalan ve hasara uğrayan doğrudan kişinin kendisi iken mal sigortalarında ise tehlike ve hasara maruz kalan kişiler olmayıp, onun veya bir işletmenin sahip olduğu mal varlığıdır[1].

 

Zarar sigortaları kendi içerisinde yangın sigortası, hırsızlık sigortası, deprem sigortası, elektronik cihaz sigortası, taşıma (nakliyat) sigortası gibi alt türlere ayrılmaktadır.

 

Düzenlenen sigorta poliçesinin türünü ve içeriğine göre sigortacıya ve sigortalıya birtakım hak ve yükümlülükler tanınmaktadır. Bu hak ve yükümlülükler, sigorta poliçesinin türüne, içeriğine ve niteliğine göre çeşitlenebilmekle birlikte TTK’nin 1401 vd. maddelerinde “sigorta sözleşmeleri (poliçeleri)” kapsamında sigortacının ve sigortalının hak ve yükümlülüklerine ilişkin çeşitli düzenlemeler bulunmaktadır.

 

3.     Sigorta Ettirenin ve/veya Sigortalının Hakları ve Yükümlülükleri

 

TTK uyarınca sigortalının temel borç ve yükümlülüğü; sigorta sözleşmesi (poliçesi) kapsamında sigortacıya “prim” ödeme borcudur. Bunun yanı sıra, TTK ve sigorta sözleşmesi (poliçesi) uyarınca sigortalının sigortacıya doğru bilgi verme, rizikoyu ağırlaştırmama, rizikonun gerçekleştiğini bildirme, nihayet riziko gerçekleşmesinden sonra zararı azaltma ve kurtarma önlemleri alma gibi borç ve yükümlülükleri de bulunmaktadır.

 

3.1.              Prim Ödeme Borcu

 

Sigorta sözleşmesi (poliçesi) kapsamında sigortalının, sigortacıya, bir “ücret” ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu ücret TTK’da “prim” olarak belirtilmiştir.

 

Sigorta priminin, “peşin” olarak ödenmesi esas olmakla birlikte “taksit” vasıtasıyla ödenmesi de kararlaştırılabilir. Sigorta priminin “taksit” vasıtasıyla ödenmesinin kararlaştırılması halinde ilk taksitin -kara ve deniz taşımacılığına ilişkin istisnalar saklı kalmak kaydıyla- sigorta sözleşmesinin (poliçesinin) teslimi anında ödenmesi gerekmektedir. Yani, sigorta sözleşmesi (poliçesi) kapsamındaki “prim” ödeme borcu sigorta sözleşmesi (poliçesi) teslim edilmeden önce doğmayacak; sigortacının aksi yöndeki talepleri hukuka aykırılık teşkil edecektir.

 

Sigorta “primini” ödeme borç ve yükümlülüğü kural olarak “sigorta ettirene” aittir. Bu bağlamda, düzenlenen sigorta sözleşmesinde (poliçesinde) “lehtar” olarak üçüncü bir gerçek veya tüzel kişi gösterilmiş olsa dahi sigortacının sigorta “primlerini” sigorta ettirenden talep etmesi gerekmektedir.

 

3.2.              Bildirim – İhbar Yükümlülüğü

 

Sigortalının bir diğer yükümlülüğü ise “bildirim – ihbar” yükümlülüğüdür. Sigortalının bu kapsamdaki yükümlülüğü 3’e (üçe) ayrılabilir:

 

·        Sigorta sözleşmesinin (poliçenin) düzenlenmesi aşamasındaki bildirim – ihtar yükümlülüğü,

·        Sigorta sözleşmesinin (poliçenin) devamı esnasındaki bildirim – ihtar yükümlülüğü,

·        Rizikonun gerçekleşmesi halindeki bildirim – ihtar yükümlülüğü.

 

Sigortalının “bildirim – ihbar” yükümlülüğünün başlangıcı sigorta sözleşmesinin (poliçesinin) düzenlenmesi sırasında başlamaktadır. Bu kapsamda, sigortalı, sigorta sözleşmesinin (poliçesinin) düzenlenmesi esnasında sigortacıya, bildiği veya bilmesi gereken tüm hususları bildirmekle yükümlüdür.

 

Olağan hayatta sigortacı tarafından sigortalıya bir “soru listesi” verilmesine rastlanılabilmektedir. Bu durumda, sigortacı tarafından verilen “soru listesinde” yer alan ve/veya sözlü olarak sorulan soruların her biri -aksi ispatlanmadıkça- “önemli” kabul edilmektedir.

 

Sigortalının bildirim – ihbar yükümlülüğüne aykırı davranması hali; yanlış veya eksik bildirilen hususun “önemine” göre sigortacının sigorta sözleşmesinden (poliçesinden) cayması veya prim farkını talep etmesi sonucunu doğurabilmektedir.

 

Sigortalının, sigorta sözleşmesi (poliçesi) düzenlendikten sonra, sözleşmenin (poliçenin) devamı sırasında da rizikonun artmasına ve/veya sigortacının tazminat yükümlülüğünün genişlemesine sebebiyet verebilecek hususları da sigortacıya derhal bildirme yükümlülüğü bulunmaktadır.

 

Sigorta sözleşmesine (poliçesine) konu rizikonun meydana gelmesi halinde sigortalı, yine, rizikonun gerçekleştiğine ilişkin “derhal” bildirimde bulunmakla yükümlüdür. Geç veya hiç yapılmamış bildirim sebebiyle rizikonun artması veya sigortacının tazminat yükümlülüğünün genişlemesi hallerinde sigortacının ödemesi gereken tazminat tutarında veyahut sair yükümlülüklerine ilişkin “indirim” yapılması veya özellikle “kasıt” ihtiva eden hallerde sigortalının tazminat talep etme hakkının ortadan kalkması söz konusu olabilecektir.

 

3.3.              Zararı Önleme, Azaltma ve Sigortacının Rücu Haklarını Koruma Yükümlülüğü

 

Sigortalının sigorta sözleşmesine (poliçesine) ilişkin bir diğer yükümlülüğü ise, rizikonun gerçekleştiği veya gerçekleşme olasılığının yüksek olduğu hallerde sigortacının zararını önleme veya azaltma ve sigortacının üçüncü gerçek veya tüzel kişilere rücu etme hak/larını koruma yükümlülüğüdür.

 

Sigortalının bu kapsamdaki yükümlülüklerine örnek olarak;

 

·   Yangın sigortası kapsamında bulunan taşınmazda çıkan yangını söndürmeye çalışması ve sigortalı emtiaları kurtarmaya çalışması,

·       Sigortacının; kastı, kusuru veya ihmali bulunan üçüncü gerçek veya tüzel kişilere rücu etmesine olanak sağlamak için meydana gelen olaya ilişkin delilleri muhafaza etmesi gösterilebilir.

 

4.     Sigortacının Hakları ve Yükümlülükleri

 

Sigorta sözleşmesinin (poliçesinin) diğer tarafı olan “sigortacıya” ilişkin olarak da TTK ve sigorta sözleşmesi (poliçesi) kapsamında çeşitli borç ve yükümlülükler düzenlenmiştir. Sigortacının temel yükümlülükleri, kısaca, rizikoyu taşıma ve sigorta bedelini / tazminatını ödeme yükümlülüğü, giderleri ödeme yükümlülüğü ve aydınlatma yükümlülüğü olarak özetlenebilir.

 

4.1.              Rizikoyu Taşıma ve Sigorta Bedelini / Tazminatını Ödeme Yükümlülüğü

 

Sigorta sözleşmesinin (poliçesinin) gereği olarak sigortacı, sigorta sözleşmesinde (poliçesinde) öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan ve zarar karşılığı ödenmesi gereken bedelden sorumludur.

 

Bu kapsamda, sigortacıdan sigorta bedelinin / tazminatının ödenebilmesi için sigortalının bildirimde bulunma yükümlülüğü ile diğer borç ve yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir.

 

4.2.              Giderleri Ödeme Yükümlülüğü

 

Sigortacının bir diğer önemli yükümlülüğü ise “giderleri ödeme yükümlülüğüdür”.

 

Olağan hayatta, sigorta sözleşmesi (poliçesi) kapsamında rizikonun gerçekleşmesi halinde, genellikle, sigortalı tarafından yapılan usulüne uygun bildirimin ardından sigortacı tarafından çeşitli incelemeler ve değerlendirmeler yapılmakta; hatta zaman zaman “uzman raporu” tanzim edilmektedir.

 

TTK uyarınca bu bağlamda rizikonun gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin tespitler ile sair masrafları ödeme yükümlülüğü sigortacıya aittir.

 

4.3.              Aydınlatma Yükümlülüğü

 

Sigorta sözleşmesinin (poliçesinin) tarafları olan sigortacının ve sigortalının sigorta sözleşmesinin (poliçesinin) esaslarını düzenleme ve takdir etme hususlarında eşit konumda olmadıkları açıktır.

 

Bu kapsamda, TTK’da sigortacıya, gerek sigorta sözleşmesinin (poliçesinin) kurulması gerekse sigorta sözleşmesinin (poliçesinin) devamı sırasında sigortalıyı bilgilendirme ve “aydınlatma” yükümlülüğü yüklenmektedir.

 

Sigorta sözleşmesinin (poliçesinin) düzenlenmesi esnasında sigortacının sigorta sözleşmesinin türüne ilişkin bütün bilgileri, sigortalının poliçeden kaynaklanan haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken durumlar ve sair hususları yazılı olarak bildirmesi gerekmektedir.

Bunun yanında, sigorta sözleşmesinin (poliçesinin) devam ettiği sırada meydana gelen “önemli” nitelikteki her türlü gelişmenin de sigortalıya yazılı olarak bildirilmesi gerekmektedir.

 

5.     Sonuç

 

Olağan hayatta sıklıkla karşılaştığımız sigorta sözleşmeleri (poliçeleri) ile sigortacının ve sigortalının bu kapsamdaki hak, borç ve sorumlulukları ilgili yasal düzenlemelerde ayrıntılarıyla düzenlenmiştir.

 

Sigorta sözleşmesi (poliçesi) düzenlenirken ve sigorta hukukuna konu uyuşmazlıklarda sigortalının haklarının farkında olması ve yükümlülüklerini eksiksiz şekilde yerine getirmesi hak kayıplarının önüne geçmek adına büyük önem arz etmekte olup özellikle uzmanlık gerektiren bir alan olmasından dolayı tahkim veya yargı makamları nezdindeki uyuşmazlıklarda hukuki destek alınmasını tavsiye ederiz.

 

[1]  Ulaş Işıl, Bektaş İbrahim, Ulaş Sigorta Hukuku, Turhan Kitabevi Yayınları, Ankara, 2023, s.207.

TOP