13.02.2025
Yazarlar: Serdarhan Güler, Elifnaz Kendigelen
Anonim ortaklıkta paylar, nama ya da hamiline yazılı pay senedine bağlanabilir. Hamiline yazılı pay senetlerinin (veya payların) serbestçe devredilmesine bir sınırlandırma getirilemezken, nama yazılı pay senetleri veya pay senedine bağlanmamış nama yazılı (çıplak) payların devri kanunda öngörülen çerçevede sınırlandırılabilir. İşte nama yazılı payların devrini sınırlandıran veya onaya bağlayan kanun ya da esas sözleşme hükümleri ‘bağlam’ olarak adlandırılır ve bu tür senetlere de ‘bağlı nama yazılı pay senetleri’ denir.
In a joint-stock company, shares may be represented by registered or bearer share certificates. While the free transferability of bearer share certificates (or shares) cannot be restricted, the transfer of registered share certificates or uncertificated (bare) shares can be restricted within the framework provided by law. The provisions in the law or articles of association that limit or require approval for the transfer of registered shares are referred to as "restrictions on transferability," these share certificates are called "restricted registered share certificates."
Payın Serbestçe Devredilebilirliği İlkesi
Anonim ortaklığın temel özelliklerinden biri olan ve şirketin işleyişi açısından önemli bir rol oynayan “payın serbestçe devredilebilirliği ilkesi”, anonim ortaklık payının herhangi bir sınırlamaya tabi olmaksızın serbestçe devredilebilir olduğunu ifade eder. Bu ilke, anonim şirket pay sahiplerinin belirli şartlar altında herhangi bir engelle karşılaşmadan sahip oldukları payları herhangi bir kişiye devretme hakkını haiz oldukları anlamına gelir. Fakat payın serbestçe devredilebilirliği ilkesi mutlak değildir; zira belirli kurallara uymak kaydıyla payları devretme hakkına bazı sınırlamalar getirilebilir.
Bağlam Çeşitleri
Anonim şirketin ve pay sahiplerinin çıkarlarının gözetilmesinin hedeflendiği hallerde, istenmeyen kişilerin ortak olmalarını engellemek için gerek Türk Ticaret Kanunu’nda (“TTK”) gerekse özel kanunlarda payın devri, dolayısıyla pay sahibi sıfatının değişmesine yönelik bazı sınırlamalar öngörülmüştür (örnek olarak bkz. Bankacılık Kanunu m. 18; Sigortacılık Kanunu m. 9). Bu kanuni yasak ve sınırlamaların yanında, emredici hükümlere aykırı olmamak kaydıyla, ortaklık esas sözleşmesiyle de payın devrine ilişkin sınırlama getirilmesi mümkün kılınmıştır. Devir sınırlamalarını konu olan bu bağlam hükümleri “kanuni bağlam” ve “esas sözleşmesel bağlam” olarak iki şekilde karşımıza çıkar (TTK m. 491 vd.).
Kanuni Bağlam
Türk Ticaret Kanunu m.491’e göre: “(1) Bedeli tamamen ödenmemiş nama yazılı paylar, ancak şirketin onayı ile devrolunabilir; meğerki devir miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebri icra yoluyla gerçekleşsin. (2) Şirket, sadece, devralanın ödeme yeterliliği şüpheli ise ve şirketçe istenen teminat verilmemişse onay vermeyi reddedebilir.”
Hükümden de açıkça anlaşıldığı üzere, bedeli henüz tamamen ödenmemiş nama yazılı payların iradi olarak devri ancak şirketin onayı ile hukuken geçerlilik kazanır. Şirketin pay devrini reddedebilmesi için ise şu iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekir[1]: (1) Devralanın, payların bakiye bedelini ödeme konusunda yeterliliğinin şüpheli olması ve (2) şirketin talep ettiği teminatın devralan tarafından sağlanmaması (TTK 491/2). Bu iki şartın birlikte gerçekleşmesi halinde anonim şirket bedeli tamamen ödenmemiş nama yazılı payların devrine onay vermekten kaçınma hakkına sahip olacaktır.
Buna karşılık bedeli tamamen ödenmemiş nama yazılı paylar miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebri icra yoluyla intikal etmişse artık şirketin onayına ihtiyaç duyulmayacaktır (TTK m. 491/1).
Esas Sözleşmesel Bağlam
Nama yazılı payların devri, anonim şirketlerin esas sözleşmesinde öngörülen hükümlerle de sınırlandırılabilir. Sınırlama için payın devrinin esas sözleşmeyle anonim şirketin onayına bağlanması şarttır.[2] Nitekim TTK m. 492’ye göre esas sözleşmeye, nama yazılı payların devrinin yalnızca şirketin onayı ile devredilebileceğine dair hüküm konulabilir. Anonim şirketin nama yazılı paylarının devrinin sınırlandırılması kararının alınabilmesi için, sermayenin en az yüzde yetmiş beşi kadar pay sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oyları gereklidir.
TTK, esas sözleşmesel bağlamı borsaya kote edilmemiş nama yazılı paylar ve borsaya kote edilmiş nama yazılı paylar açısından iki farklı şekilde düzenlemiştir.[3] TTK m. 493 hükmü borsaya kote edilmemiş nama yazılı paylar için esas sözleşme ile devir sınırlaması getirilebileceğini öngörmekte, fakat anonim şirkete bu konuda sınırsız bir imkân da tanımamaktadır. Maddeye göre şirket sadece şu hâllerde pay devrine onay vermekten kaçınabilir:
(1) Önemli bir sebebin varlığı halinde: Önemli sebep ise ancak şirketin ekonomik bağımsızlığı veya işletme konusu ile alakalı olabilir (TTK m. 493/2). Kastedilen ve öğretide genel kabul gören önemli sebeplere örnek olarak mesleki nitelikler, rakip klozu, yüzdesel ve pay sahibi başına sayısal sınırlamalar verilebilir. İşte pay sahipleri çevresinin bileşimine ilişkin öngörülen esas sözleşme hükümleri onayın reddini haklı gösterdiği takdirde şirket, pay devrine onay vermeyi reddedebilir.
(2) Kaçış klozu: Şirket paylarını devreden kişiye, başvuru anında payların gerçek değerini teklif ederek kendisi adına veya başkası adına almayı önerebilir ve böylece devredenin başvurusunu onaylamaktan kaçınabilir (TTK m. 493/1). Bu tür bir düzenleme, doktrinde “kaçış klozu” olarak adlandırılır ve şirketteki yabancılaşmayı engellemek amacıyla önemli bir işlev görür.
(3) İnançlı iktisap: Şirket, payları devralan kişinin payları bizzat kendi adına ve hesabına aldığını beyan etmemesi durumunda da devrin pay defterine kaydını reddedebilir (TTK m. 493/3).
Ne var ki bu hükümlerin uygulanabilmesi için esas sözleşmede devrin şirketin onayına tabi olduğuna dair açık bir hüküm öngörülmesi şart olduğu gibi, önemli sebebe dayanılabilmesi için de esas sözleşmede hukuken geçerli önemli sebeplerin sayılması zorunludur.[4]
Kaçış klozu açısından önemli bir duruma değinmekte fayda vardır. Türk Ticaret Kanunu'nun 379. maddesi, şirketlerin kendi paylarını iktisap etmesi veya rehin olarak kabul etmesiyle ilgili belirli sınırlar ve şartlar koymaktadır. Bu maddeye göre, bir şirket, esas veya çıkarılmış sermayesinin onda birini aşan veya bir işlem sonunda aşacak olan miktarda, ivazlı olarak kendi paylarını iktisap edemez veya rehin olarak kabul edemez. Şirketin paylarının iktisap edilmesi veya rehin olarak kabul edilmesi için genel kurul tarafından yönetim kuruluna yetki verilmesi gerekmektedir. Bu yetki, en fazla beş yıl süreyle geçerlidir ve iktisap edilecek payların itibarî değerleri ile ödenecek bedellerin alt ve üst sınırları belirtilmelidir. Ayrıca, şirketin net aktiflerinin, esas sermaye ve yedek akçelere ilişkin yasal sınırlamalara uygun olması gerektiği de belirtilmektedir.
Bununla birlikte payın kanunen intikal ettiği bazı durumlarda, bir başka deyişle miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri ve cebri icra ile iktisap hallerinde, şirket sadece payların gerçek değeri ile alımını teklif ederek onaydan kaçınabilir (TTK m. 493/4). Bu kapsamda esas sözleşmede hüküm bulunmasa bile TTK m. 493/4 uygulanabilecektir.
Tüm bu hallerde kanun koyucu şirkete, onaya yönelik istemi aldığı tarihten itibaren üç aylık bir süre tanımıştır. Bu süre içinde onay talebi reddedilmediği takdirde şirketin onay verdiği kabul edilir (TTK m. 494/3).
TTK m. 495’te ise borsaya kote edilmiş nama yazılı payların devrine yönelik sınırlama düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre borsaya kote edilmiş nama yazılı payları iktisap eden kişi, ancak esas sözleşmede sermayeyi esas alan ve yüzde ile ifade edilen bir üst sınırın öngörülmüş olması ve bu sınırın aşılması halinde şirket tarafından reddedilebilir. Ancak bu kuralın da iki istisnası bulunmaktadır. Şöyle ki:
Devralan inançlı iktisapta olduğu gibi payları kendi adına ve hesabına aldığını açıkça belirtmez ise payların pay defterine kaydı şirket tarafından reddedilebilir (TTK m. 495/2).
Borsaya kote edilmiş nama yazılı paylar miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebri icra gibi yasal geçiş yollarıyla iktisap edilirse devralanın pay sahibi sıfatını kazanması engellenemez (TTK m. 495/3). Borsaya kote edilmemiş olan payların aksine borsaya kote edilmiş nama yazılı payların yasal geçişle iktisap edilmesi durumunda anonim şirket tarafından alım teklifi yaparak iktisabı reddetmek de mümkün değildir. Nitekim bu durum, borsa ticaretinin serbestçe işlemesi ve işlem güvenliği açısından da önem taşımaktadır.
Borsaya kote edilmiş bağlı nama yazılı payların devrine onay vermekten kaçınmak (devralana pay sahibi olarak tanımamak) için öngörülen süre devrin şirkete bildirimi tarihinden itibaren yirmi gün olarak belirlenmiştir (TTK m.498).
Borsaya kote edilmemiş bağlı nama yazılı paylar açısından devir için gerekli olan onay verilmediği takdirde, payların mülkiyeti ve paylara bağlı bütün haklar devredende kalacak; dolayısıyla taraflar arasındaki devir hukuken bir sonuç doğurmayacaktır (TTK m.494/1). Borsaya kote edilmiş bağlı nama yazılı paylar açısından ise; borsada satış olması halinde paylar borsada iktisap edildikleri anda, borsa dışında satış halinde ise şirkete başvuru ile paya bağlı bütün haklar devir ile birlikte devralana geçmektedir.[5] Ancak devralanın paydan doğan oy ile buna bağlı diğer hakları kullanabilmesi için ise şirket tarafından devrin tanınması gerekmektedir(TTK m.496 ve m.497/1-2).
Son olarak nama yazılı payın devrine ilişkin esas sözleşme ile öngörülen sınırlamaların bir pay üzerinde intifa hakkı kurulurken de geçerli olacağını (TTK m. 492/2), buna karşılık anonim şirketin tasfiye haline girmesi olasılığında ise artık devre ilişkin bütün sınırlamaların etkisini yitireceğini (TTK m. 492/3) belirtmek isteriz.
SONUÇ:
1. Anonim ortaklığın payları kural olarak serbestçe devredilebilir.
2. Ancak payın serbestçe devredilebilirliği ilkesi mutlak olmayıp belirli kurallara uymak kaydıyla bazı sınırlamalar getirilebilecektir. Ayrıca hem TTK hem de diğer bazı kanunlarda da pay devrine yönelik sınırlandırmalar düzenlenmiştir.
3. Esas sözleşmeye konulacak hükümlerle nama yazılı payların devrine yönelik bazı sınırlamalar öngörülebilmekteyken hamiline yazılı payların devrinin kısıtlanması ise mümkün değildir.
4. Kanunda borsaya kote edilmiş ve borsaya kote edilmemiş paylar açısından farklı düzenlemeler mevcuttur.
5. Borsaya kote edilmemiş paylar açısından sınırlandırmalara uyulmaksızın yapılan pay devirleri, hukuken geçersizlik yaptırımı ile karşılaşabilir.
[1] TEKİNALP(Poroy/Çamoğlu), Ortaklıklar Hukuku II, Yeniden Yazılmış 13. Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2017, s. 139
[2] TEKİNALP(Poroy/Çamoğlu), a.g.e., s.140
[3] TEKİNALP(Poroy/Çamoğlu), a.g.e., s.140
[4] TEKİNALP(Poroy/Çamoğlu), a.g.e., s.142
[5] Prof Dr. Abuzer Kendigelen, Yeni Türk Ticaret Kanunu, Değişiklikler, Yenilikler ve İlk Tespitler, 2. Bası, Onikilevha, İstanbul, 2012, s. 407