19.12.2024

Yazarlar: Beyza Büyükağaçcı, Beyza Nur Kendigelen

İş sözleşmesi, ücret karşılığında bir işin görülmesi olarak tanımlanabilir. Bu kapsamda ücret, iş sözleşmesinin temel unsurlarından biridir. Ancak, bazı durumlarda işçinin kazandığı ücretten kesintiler yapılması gerekebilir. Söz konusu kesintiler yasadan kaynaklanabileceği gibi işçi ile işveren arasındaki sözleşmede mevcut hükümlerden de kaynaklanabilmektedir. İşbu bilgi notunda, işçinin ücretinden yapılacak kesintilerin hangi durumlarda ve hangi şartlarla gerçekleştirilebileceği ele alınacaktır.

An employment contract can be defined as the performance of a job in return for wage. In this context, wage is one of the basic elements of the employment contract. However, in some cases, it may be necessary to make deductions from the worker's earned wage. The mentioned deductions may originate from the law or from provisions in the contract between the employee and the employer. This legal brief will discuss the circumstances and conditions under which deductions can be made from an employee's wages.

       1.Zorunlu Yasal Kesintiler

İşçi ücretlerinden yapılan zorunlu kesintiler, yasal mevzuatlar çerçevesinde, çalışanların sosyal güvenlik haklarının korunması ve kamu yükümlülüklerinin yerine getirilmesi amacıyla düzenlenmiştir. Bu kesintiler, çalışanların emeklilik, sağlık sigortası gibi temel sosyal haklardan faydalanabilmesi için büyük önem taşırken aynı zamanda devletin mali yükümlülüklerinin yerine getirilmesine de katkı sağlamaktadır. İşçinin ücretinden yapılan kesintiler genellikle gelir vergisi, sosyal güvenlik primleri gibi kalemleri içerirken, bu kesintilerin bir kısmı işçi tarafından, bir kısmı ise işveren tarafından karşılanmaktadır.

1.1.Gelir Vergisi Kesintisi

Gelir Vergisi Kanunu’nun 1. maddesi, gerçek kişilerin elde ettiği gelirlerin, gelir vergisine tabi olduğunu açıkça belirtmektedir. Kanunda yer alan "gelir" tanımın kapsamı içerisinde, ücret karşılığı çalışan işçiler de yer almakta olup, dolayısıyla ücret gelirleri de bu vergiye tabi tutulmaktadır. Gelir vergisi, işçinin elde ettiği gelire orantılı olarak belirli bir oranda hesaplanır ve kesilerek vergi dairesine ödenmek üzere işveren tarafından beyan edilir. İşveren, çalışanından kesilen bu vergiyi yasal yükümlülük olarak keserek ilgili vergi dairesine ödemekle sorumludur.

1.2.Sosyal Güvenlik Prim Kesintileri

Sosyal Güvenlik Primi, emeklilik için gerekli şartları yerine getirip yaşlılık aylığı almaya hak kazanan sigortalıların, emekli maaşları kesilmeden çalışmaya devam etmeleri halinde alınan bir primdir. Sosyal güvenlik primi, işçinin brüt ücretinden belirli bir oranla kesilir ve hem işçi hem de işveren tarafından ödenir. Sosyal güvenlik primi, emeklilik, sağlık sigortası ve iş kazaları gibi risklere karşı güvence sağlayan bir sistemin parçasıdır ve prim ödemeleri, sigortalının bu haklardan faydalanabilmesi için düzenli olarak yapılmalıdır.

1.3.İşsizlik Ödeneği Kesintisi (İşsizlik Sigortası Primi Kesintisi)

İşsizlik sigortası, çalışanları işsiz kaldıkları dönemde maddi açıdan koruyan önemli bir sosyal güvenlik mekanizmasıdır. İşsizlik Sigortası Kanunu’na göre zorunlu bir ödemedir. İşçinin brüt ücretinden belirli bir oranda kesinti yapılır ve bu prim, işçi ile işveren arasında paylaştırılır.

1.4.Damga Vergisi

Damga Vergisi, kişiler ve kurumlar arasındaki resmi işlemlerden doğan bir vergi türüdür. İş sözleşmeleri için damga vergisi matrahı toplam brüt ücrettir ve damga vergisi bu tutar üzerinden %0,759 oranı uygulanarak hesaplanır. Ancak, 4857 sayılı İş Kanunu’na göre düzenlenecek yazılı iş sözleşmeleri damga vergisinden muaftır.

2.Sözleşmeye Dayalı Kesintiler

İşçi ile işveren arasında yapılan sözleşmelerde, işçinin ücretinden yapılacak kesintilere ilişkin ek hükümler yer alabilir. Ancak, bu kesintiler işçinin açık rızası ve yasal düzenlemelere uygun olarak gerçekleştirilebilir. Bununla birlikte, kesinti yapılabilmesine ilişkin kanun koyucu istisnalar da öngörmüştür.

2.1.Zarar Tazmini Kesintisi

İşçiler, yapmakla yükümlü oldukları işler nedeniyle kimi zaman zarara sebebiyet verebilmektedirler. Bu durumda, gerek Doktrin gerek Yargıtay işverenin işçiden zararını tazmin edebileceği görüşündedir. Ancak, İşçinin ücretinden yapılabilecek herhangi bir kesinti çalışma koşullarında esaslı değişiklik olarak kabul edileceğinden bazı yasal sınırlamalar getirilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “ücretin korunması” başlıklı 407. maddesi uyarınca “İşveren, işçiden olan alacağı ile ücret borcunu işçinin rızası olmadıkça takas edemez.” Söz konusu rıza ise “işçi ücreti gibi borçlunun ve ailesinin bakımı için zorunlu olup özel niteliği gereği doğrudan alacaklıya verilmesi gereken alacaklar” kapsamında olduğundan ancak takas haklarının doğumundan sonra verilebilir. Dolayısıyla işçiden henüz takas hakkı doğmadan alınan bir rızanın geçerliliği yoktur. İşçinin kabulü olmadan yapılan kesintiler haklı fesih sebebi olarak kabul edilir. Bununla birlikte kanun koyucu 407/2’de yer alan “Ancak, işçinin kasten sebebiyet verdiği yargı kararıyla sabit bir zarardan doğan alacaklar, ücretin haczedilebilir kısmı kadar takas edilebilir.” şeklindeki düzenleme ile bu konuya bir istisna getirmiştir. İşçinin kasten sebebiyet verdiği zarar yargı kararıyla da sabit ise işveren, işçinin rızası olmaksızın zarardan doğan alacağını ücret borcu ile takas edebilmektedir. Ancak İş Kanunu 35. madde ve Türk Borçlar Kanunu 410. madde uyarınca haczedilebilecek tutar, işçinin aylık ücretinin dörtte birinden fazla olamaz. Bununla birlikte işçinin bakmak zorunda olduğu aile üyeleri için hakim tarafından takdir edilecek miktarın haczedilecek miktara dahil olmadığı, nafaka borcu alacaklılarının haklarının saklı olduğu da düzenlenmiştir.

2.2.Avans Kesintileri

Avans, işçinin ücretinin henüz almadığı bir dönemde, işveren tarafından yapılan önceden ödeme olarak tanımlanır. Dolayısıyla avans; henüz hak edilmemiş bir ücret olup, işçinin ileride yapacağı çalışmaya karşı işverenden talep ettiği ücrettir. Avansın, işçinin ücretinden mahsup edilebilmesi için işçinin önceden avans almayı ve kesinti yapılmasını kabul etmesi gerekmektedir.

Ücret Kesme Cezası

Ücret kesme cezası, işçinin gerçekleştirdiği belirli bir eyleminden dolayı işveren tarafından uygulanan disiplin cezalarından biridir. İş Kanununda belirtilen kurallar çerçevesinde, işveren, işçinin ücretinden disiplin cezası olarak belirli bir oranda kesinti yapabilir. İş Kanunu madde 38’e göre, “İşveren toplu sözleşme veya iş sözleşmelerinde gösterilmiş olan sebepler dışında işçiye ücret kesme cezası veremez. İşçi ücretlerinden bu yolda yapılacak kesintiler bir ayda iki gündelikten veya parça başına yahut yapılan iş miktarına göre verilen ücretlerde işçinin iki günlük kazancından fazla olamaz.” Ayrıca, maddenin devamında kesilen paraların işçilerin eğitimi ve sosyal hizmetleri için kullanılıp harcanmak üzere Bakanlık hesabına kesildiği tarihten itibaren bir ay içinde yatırılması düzenlenmiştir.

SONUÇ:

   1.   Kural olarak işçinin rızası olmadan ücretinden kesinti yapılamaz. Ancak işçinin ücretinden gelir vergisi, sosyal güvenlik primi, işsizlik ödeneği gibi yasal kesintilerin yapılması mümkündür.

   2.   Bununla birlikte, işçinin kasten sebebiyet verdiği zarar, yargı kararıyla da sabit ise işveren işçinin rızası olmaksızın zarardan doğan alacağını ücret borcu ile takas edebilmektedir. Ancak İş Kanunu 35. Madde uyarınca haczedilebilecek tutar işçinin ücretinin dörtte birinden fazla olamaz.

   3.   Ayrıca, işçiye toplu sözleşme veya iş sözleşmelerinde gösterilmiş olan sebepler için ücret kesme cezası verilebilir.

TOP