05.01.2024
Yazarlar: Sema Çelebi, Öyküm Koruca
Dava ve takip prosedürlerinin uzun sürmesi ve bu prosedürler esnasında borçluların birtakım kötü niyetli davranışlarda bulunarak söz konusu dava veya takibin amacını ve dolayısıyla alacaklının alacağına kavuşması imkânını tehlikeye düşürme ihtimalleri sebebiyle alacaklıların alacağına kavuşmalarını temin etmeye olanak sağlayan geçici hukuki koruma yöntemlerine ihtiyaç duyulmuştur. İşbu yöntemlerden birisi de 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nda (“İİK”) düzenlenen ihtiyati haciz müessesesidir.
1. İhtiyati Haciz Müessesesi
Borçluların borçlarını kendi rızaları ile ifa etmesi asıldır. Fakat günlük hayatta borçluların borçlarını zamanında ve tam olarak ödemekten kaçınmaları, kendilerine karşı başlatılan dava veya takibi sonuçsuz ve işlevsiz bırakmak amacıyla mallarını kaçırmaları veya üçüncü kişilere devretmeleri söz konusu olabilmektedir. Bu gibi durumlarda alacaklılar alacaklarına kavuşmak için hukuki düzende kendilerine tanınan çarelere başvurmaktadırlar. İhtiyati haciz müessesesi de bu çarelerdendir. Hukukî niteliği bakımından ihtiyati haciz, daha çok takip hukuku içinde değerlendirilen bir geçici hukukî korumadır.
İhtiyati haciz müessesesi sayesinde borçlunun kendi malvarlığı üzerinde tasarruf etme yetkisi kısıtlanarak iyi veya kötü niyetli olması fark etmeksizin alacaklısına zarar verme ihtimali ortadan kaldırılmış olur.
İhtiyati tedbire nazaran daha dar kapsamlı olan ihtiyati haciz, yalnız para ve teminat alacaklarına ilişkin olabilmektedir. Bu kapsamda, kanun vadesi gelmiş ve vadesi gelmemiş para alacaklarına yönelik bir ayrıma gitmiştir. Vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısı, ihtiyati haciz yoluna başvurabilir. Vadesi gelmemiş bir borçtan dolayı ihtiyati haciz istenebilmesi ise ancak borçlunun muayyen bir yerleşim yeri bulunmuyorsa veya taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanırsa yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa mümkündür. İhtiyati haciz yolunu kullanarak alacağını güvence altına almak isteyen alacaklı, dava açmadan veya takip başlatmadan önce mahkemeye başvurarak ihtiyati haciz talebinde bulunabileceği gibi, dava açtıktan ya da icra takibi başlattıktan sonra da ihtiyati haciz kurumunu işletebilir.
2. Görevli ve Yetkili Mahkeme
Bu hususta İİK’da düzenleme bulunmadığından ihtiyati haciz bakımından görevli ve yetkili mahkeme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) göreve ve yetkiye ilişkin düzenlemelerine uygun olarak her somut olaya özgü şekilde belirlenmelidir. İlamsız icra takipleri için yetkili olan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesi, ihtiyati haciz talepleri için de yetkilidir. Dava açıldıktan sonra ise ancak davaya bakan mahkemeden ihtiyati haciz istenebilecektir.
Tahkim yargılaması esnasında da ihtiyati haciz talebinde bulunulabilir. Şu halde tahkim sözleşmesinde aksi kararlaştırılmadıkça, taraflardan birinin talebiyle hakem ihtiyati hacze karar verebilir. Yine, tıpkı mahkemeden talep edilen ihtiyati hacizde olduğu gibi, bu kararın verilebilmesi uygun bir teminat gösterilmesi şartına bağlanabilir. Fakat hakemin cebri icra organları ya da diğer resmi makamlar tarafından yerine getirilmesi gereken veya üçüncü kişileri bağlayan ihtiyati haciz kararı vermesi mümkün değildir. Zira tahkim sözleşmesi sadece tarafları açısından bağlayıcı bir sözleşme olup sözleşmeye taraf olmayan üçüncü kişileri bağlayıcı karar verilebilmesi söz konusu değildir.
HMK’da hakimin tarafsızlığından şüphe duyulmasını gerektirecek önemli sebeplerin varlığı halinde, tarafların hakimin reddini isteyebilir. İhtiyati haciz acele işlerden olduğundan hakim reddedilmiş olsa bile kendisinden ihtiyati haciz istenen hakim, ihtiyati haciz kararı verebilecektir.
3. İspat ve Teminat
Mahkemenin ihtiyati haciz kararına hükmedebilmesi için İİK’nın 258. maddesi uyarınca alacaklının alacağı ve haciz sebepleri hakkında mahkemede kanaat oluşturabilecek derecede delil göstermesi ve iddiasını ispat etmesi gerekmektedir. Ancak buradaki ispat ölçüsü tam veya kuvvetli ispat olmayıp yaklaşık ispat ölçüsüdür.
Yukarıda açıklandığı üzere yaklaşık ispat ölçüsü geçerli olduğundan alacaklının haksız çıkma ihtimali de göz önünde bulundurularak ihtiyati haczi talep eden alacaklıdan haksız çıkması halinde sebep olacağı öngörülen zararlardan mahsup edilmek üzere İİK’nın 259. maddesi uyarınca kural olarak teminat alınır. Yine aynı maddede alacağın ilama bağlı olması halinde teminatın aranmayacağı, ayrıca bunun için ilamın kesinleşmiş olmasının da aranmayacağı ve alacağın ilam niteliğinde belgeye bağlı olması durumunda teminata gerek olup olmadığının mahkemece takdir olunacağı düzenlenerek teminat yatırma şartına getirilen istisnalar sıralanmıştır. Teminat tutarı ve türünün belirlenmesinde mahkemelerin takdir yetkisi bulunmakla birlikte uygulamada genellikle alacağın %10 ile %15 arasında teminat yatırılmasına hükmedilmektedir. İhtiyati haciz kararı ancak söz konusu teminatın mahkeme veznesine yatırılmasından sonra uygulanabilir. Başlatılan icra takibinin itirazsız kesinleşmesi veya borçlunun teminatın iadesine rıza göstermesi gibi hallerde ise teminatın iadesi sağlanabilecektir.
Bununla birlikte, bazı düzenlemeler ile çeşitli kişi ve kurumlar teminat yatırılmasından muaf tutulmuştur.
4. İhtiyati Haciz Kararı Verilmesi
Borçluyu dinlemek için geçecek olan süre içerisinde borçlunun mallarını kaçırması veya tüketmesi gibi kararın etkisini bertaraf edecek bir sonucun doğma riski gündemde ise borçlu dinlenmeden duruşmasız olarak ihtiyati hacze hükmedilebilir. Nitekim uygulamadaki eğilim de bu yöndedir. Borçlu dinlenmeksizin ihtiyati haciz kararı verilebilmesi ihtiyati haczin ivedilikle işletilmesi gereken bir müessese olması sebebiyledir. Bu sebeple hukuki dinlenilme hakkının tümüyle ortadan kaldırıldığı şeklinde yorumlanması mümkün olmayacaktır. Böyle bir durumda dahi HMK’nın 27. maddesinde yer bulan hukuki dinlenilme hakkından vazgeçilmemekte ancak bu hak itiraza bağlanmakta ve karardan sonraya bırakılmaktadır.
İşbu sebeplerle ihtiyati haciz kararı verilirken sadece alacaklının değil borçlunun da haklarının gözetilmesi ve borçlu ile alacaklı arasındaki menfaatler dengesinin gözetilmesi gerekmektedir.
Kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haciz kararına karşı, borçlu veya bu kararla menfaati ihlal edilen üçüncü kişiler karara itiraz edebilir. Fakat borçlu dinlendikten sonra ihtiyati haciz kararı verilmişse sonradan ihtiyati hacze itiraz edilmesi mümkün değildir. Söz konusu itiraz ihtiyati haciz nedenlerine, yetkiye veya teminata yönelik olabilir. İtiraza ilişkin verilen bu karara karşı ise istinaf kanun yoluna başvurulabilir. Ancak önemle belirtmek gerekir ki istinaf kanun yoluna başvuru, ihtiyati haczin icrasını durdurmaz. İhtiyati hacze itiraz 7 günlük hak düşürücü süreye tabi olup süre, ihtiyati haciz kararı borçlu huzurdayken icra edilmişse haczin uygulandığı, borçlunun yokluğunda yapılan ihtiyati hacizlerde ise haciz tutanağının borçluya tebliği tarihinden itibaren işlemeye başlar. İtiraz üzerine tarafların çağırılmasının akabinde mahkemece itiraza ilişkin inceleme yapılır. Taraflar mazeretsiz olarak duruşmaya gelmese dahi dosya işlemden kaldırılmaz; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda itirazın kabulüne ya da reddine karar verilir.
5. Tamamlayıcı Merasim
İhtiyati haciz kararının verilmesi üzerine alacaklı tarafından karar tarihinden itibaren on günlük süre içerisinde ihtiyati haciz kararını veren mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesinden ihtiyati haczin infazının istenmesi zorunludur. Aksi takdirde karar kendiliğinden kalkar.
İhtiyati haciz kararları icra dairesince yerine getirildiğinden bu haciz kararının icrası ile görevlendirilen memurun işlemine karşı şikayet yoluna gitmek mümkündür. Her ne kadar ihtiyati haciz kararının yerine getirilmesi takip hukukuna ilişkin bir işlem olsa da ihtiyati haciz kararı, İİK’nın çözümünü mahkemeye bıraktığı konulardan olması sebebiyle şikayet yolu ile iptal edilemez ve şikayeti kabul eden tetkik mercii ihtiyati haczin kaldırılmasına karar veremez.
İhtiyati haciz kararını uygulamakla görevli icra daireleri, kararla bağlı olmaları sebebiyle, bu kararda ihtiyaten haczedilmesi öngörülmeyen malları ise kendiliğinden haczedemezler.
Alacaklının dava veya takipten önce ihtiyati haciz kararı almış olması halinde ihtiyati haciz kararının kendisine tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde davasını açması veya esas icra takibini başlatması gerekmektedir. Buna ihtiyati haczi tamamlayan merasim denmektedir. Alacaklının kanunda öngörülen bu süreleri hareketsiz geçirmesi durumunda ise ihtiyati haczi hükümsüz hale getirecektir. Borçlunun yapılan icra takibine itiraz etmemesi ya da itirazının kaldırılması veya mahkemece iptal edilmesi, ihtiyati haczi kendiliğinden kesin hacze dönüştürecektir ve hacizli malların satışı istenebilecektir. Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte itiraz icrayı durdurmadığı için, ödeme emrinin tebliğinden sonra on günlük ödeme süresinin geçmesinin akabinde ihtiyati haciz kendiliğinden kesin hacze dönüşür.
6. Haksız İhtiyati Hacizden Dolayı Tazminat
Haksız bir ihtiyati hacizden dolayı zarar gören borçlu veya üçüncü kişiler, ihtiyati haciz kararı alan alacaklıya karşı tazminat davası açabilirler. Tazminat davasının şartları haksız fiil sorumluluğuna benzemekle birlikte kusur aranmaz. Alacaklının zarardan sorumlu tutulabilmesi için ihtiyati haczi kasten veya kötü niyetle koymuş olması gerekmez. Dolayısıyla alacaklının kusursuz olması ancak tazminatta indirim yapılmasını gündeme getirebilir. Dava sonucunda tazminat ödenmesine karar verilirse bu tazminat öncelikli olarak ihtiyati haciz talep ederken yatırılan teminattan karşılanır. Teminatı aşan tutarda tazminat için ise icra takibinde bulunmak her zaman mümkündür.
SONUÇ:
1. İhtiyati haciz, bir para alacağına ilişkin hâlihazırda mevcut veya ileride açılacak bir icra takibinin sonucunu güvence altına almak maksadıyla mahkeme kararıyla borçlunun malvarlığına geçici olarak el konulmasıdır.
2. Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, ihtiyati haciz yoluna başvurabilir. Vadesi gelmemiş para borçları bakımından ise borçlunun muayyen bir yerleşim yerinin bulunmaması veya kaçma şüphesi altında bulunması ya da hileli işlemler yapması durumunda ihtiyati haciz talebinde bulunulabilir.
3. Haksız bir ihtiyati haciz kararının uygulanması sebebiyle zarar meydana gelmesi halinde tazminat davası açılabilir ve mahkemece hükmedilen tazminat öncelikle alacaklının ihtiyati haciz kararının alınması sırasında yatırdığı teminattan karşılanır.