YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN SORUMLULUĞU

·        Beyza Büyükağaçcı

 

    Profesyonelleşmiş bir yapı arz eden anonim şirketlerde yönetim kurulu zorunlu organlar arasında yer almaktadır. Nasıl devletin yürütme görevini idare organı görmekte ise minik bir devlet olan anonim şirketin yürütme görevini de yönetim kurulu yerine getirmekte hem şirketin iç işleyişinde yürütme organı rolünü üstlenmekte hem de dış ilişkilerde şirketi temsil etmektedir. Söz konusu yürütme ve temsil görevleri sebebiyle de yönetim kuruluna kanun tarafından birtakım yetkiler verilmiştir. Yetki sorumluluk doğurur ilkesi uyarınca da kendisine verilen yetki ile hukuki işlemler yapan yönetim kurulunun hem hukuki hem de kamusal sorumluğu doğmaktadır. Yönetim kurulu da yapmış olduğu işlemleri üyelerinin almış olduğu kararlar doğrultusunda meydana getirdiği için yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilecektir.

    Çalışmamız kapsamında yönetim kurulu üyelerinin kamusal sorumluluğuna kısaca değinilmekle birlikte genel olarak hukuki sorumluluğuna yer verilecektir. Nitekim Türk Ticaret Kanunu’nda yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin genel bir düzenleme olan TTK m. 553’ün yanı sıra TTK m. 549 vd. maddelerinde özel sorumluluk halleri düzenlenmiştir. Bu kapsamda yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğunun temel ilkeleri ile hukuki sorumluluğunu gerektiren hallere incelenecek akabinde yönetim kurulu sorumluluk davası ve davanın şartlarına değinilecektir. Çalışmamızın son kısmında ise sorumluluğu sona erdiren hallere yer verilecektir.

1.        Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu

1.1.  Genel Olarak

Anonim şirkette, şirket iradesinin oluşmasında yetki sahibi olan kimselerin tabi olduğu sorumluluk özel olarak düzenlenmiştir. Anonim şirket büyük ölçüde profesyonelleşmiş bir yapı arzeden ve kişi ortaklıklarındaki, her ortağın kural olarak aynı zamanda yönetici sıfatına da sahip olmasını ifade eden “özden organ” ilkesinin geçerli olmadığı bir yapıdır. Anonim şirket pay sahipleri tarafından değil, “yönetim kurulu” ve diğer “yöneticiler” tarafından yönetilir. Bu yöneticiler eylemleri ile hem şirkete (ve dolayısıyla pay sahiplerine), hem de bizzat pay sahiplerine zarar verebilirler. Bu sebeple de TTK’da anonim şirket yöneticilerinin eylemleri ile şirketi ve üçüncü kişileri zarara uğratmaları halinde bunlara karşı yöneltilebilecek sorumluluk davasına ilişkin ayrıntılı hükümler sevkedilmiştir.

1.2.  Sorumluluk Sisteminin Temel İlkeleri

1.2.1.   Sorumluluğun Sözleşmeye Dayanması

Anonim şirketin TTK m. 553 kapsamında uğradığı zararlarda, zarar verenin sorumluluğunun hukuki kaynağı, şirketle zarar veren arasındaki sözleşmedir. Dolayısıyla ortada bir “sözleşmesel sorumluluk” mevcuttur[1].

1.2.2.     Sorumluluğun Kusura Dayanması

TTK kapsamında yöneticilerin sorumluluğu bir “kusur sorumluluğu”dur[2]. Yani nihai olarak yöneticilerin tazminat yükümlüsü olarak kabul edilebilmeleri “kusurlarıyla” kanuna veya esas sözleşmeye aykırı davranmış olmalarına bağlıdır. Kusur şartı TTK m. 553/1’de açıkça ifade edilmiştir (“kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde”). 

Bu noktada asıl tartışma yöneticilere karşı açılacak sorumluluk davasında davacının kusuru ispat etmesi gerekip gerekmediği noktasında yaşanmaktadır. Tartışmanın kaynağı eTK’dan farklı olarak TTK’da davalının kusursuzluğunu ispat etmesi gerektiğini ifade eden açık bir düzenlemenin bulunmamasıdır. Bu farklılığa istinaden doktrinde bir görüş davacının, yöneticilerin (tıpkı haksız fiil sorumluluğunda olduğu gibi) kusurunu da ispat etmesi gerektiğini etmesi gerektiğini, eTK’da yer alan “kusurlarının bulunmadığını ispatlamadıkça” ibaresini çıkartılarak yöneticilerin kusurlu olduğuna ilişkin yer alan karinenin de çıkartıldığını bu sebeple de ispat yükünün davacıda olduğunu savunmaktadır[3]  .  Diğer bir görüş ise, yöneticilerin sorumluluğunun sözleşmesel bir sorumluluk olması dolayısıyla kusur karinesinin TBK m. 112’den kaynaklandığını, sözleşmesel sorumluluğa ilişkin bu genel düzenleme gereğince sözleşmeye aykırı davrananın kusuru bulunmadığını ispat etmekle mükellef olduğunu, TBK m. 112’de zaten düzenlenmiş olan bu kuralın TTK’da açıkça tekrar edilmemiş olmasının sonucu değiştirmeyeceği savunmaktadır[4]. Bununla birlikte bir diğer görüş de şirketin ve pay sahiplerinin davacı olmaları halinde sözleşmesel ilişkisi olması hasebiyle kusursuzluğunu ispatının davalı tarafta olduğunu; alacaklıkların doğrudan yahut dolaylı zararlarına ilişkin taleplerinde haksız fiil sorumluluğu niteliğinde olduğundan kusuru ispat yükünün davacılarda olduğunu savunmaktadır[5].

Nihayetinde biz, yönetim kurulu üyeleri ile şirket arasında sözleşmesel bir bağ olması ve TBK m. 122 uyarınca sözleşmeye aykırı bulunmadığını ispatla mükellef olanın davalı olması sebebiyle ikinci görüşe katılmaktayız. 

1.2.3.        Müteselsil Sorumluluk ve Farklılaştırılmış Sorumluluk İlkesi

Yöneticilerin sorumluluğu bakımından müteselsil sorumluluk ilkesi caridir (TTK m. 557). Dolayısıyla birden çok yöneticinin aynı zararı tazminle yükümlü olmaları durumunda bu yöneticiler zarar gören şirkete karşı müteselsilen sorumludurlar.

Bununla birlikte TTK m. 557’de yöneticilerin sorumluluğu bakımından söz konusu olan teselsül, hukukumuza ilk kez bu düzenleme ile giren “farklılaştırılmış teselsül”dür[6]. Buna göre “Birden çok kişinin aynı zararı tazminle yükümlü olmaları hâlinde, bunlardan her biri, kusuruna ve durumun gereklerine göre, zarar şahsen kendisine yükletilebildiği ölçüde, bu zarardan diğerleriyle birlikte müteselsilen sorumlu”olur. Şu halde buradaki teselsül, klasik teselsülde olduğu gibi alacaklıya karşı müteselsil borçluların hepsinin borcun tamamından sorumlu olmaları, kusura dayalı paylaşımın ise ancak iç ilişkide borçlular arasında ileri sürülmesi şeklinde ortaya çıkmaktadır[7]. Farklılaştırılmış teselsülde de alacaklı (şirket) müteselsil borçluların (yöneticilerin) tamamını borcun tamamı için birlikte dava edebilecektir; ancak hâkim hükmünü verirken TTK m. 557/1’deki “farklılaştırılmış teselsül” ilkesini uygulayacak ve davalı yöneticilerden her biri için kusurlarına, durumun gereklerine ve zararın onlara yükletilebilecek olup olmamasına göre tazminata hükmedecektir (TTK m. 557/2)[8].

1.2.4.     Yetki ve Sorumluluk Arasında Orantılılık İlkesi

Yönetim Kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin bir diğer prensip de verilen yetki ile üstlenilmesi gereken sorumluluk arasındaki orantıdır[9]. Zira “Ne kadar ekmek o kadar köfte” mantığının bir sonucu olarak bir kimse yetkileri dahilinde sorumlu tutulacaktır. Nitekim TTK m. 553/3 uyarınca “Hiç kimse kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamaz; bu sorumlu olmama durumu gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz kılınamaz.” Maddede yer alan “kontrolü dışında kalan” ifadesi görev paylaşımı aşamasında önemli olup bir kimsenin görev dağılımı yaparken gereken özeni göstermesi durumunda sorumluluğu doğmayacaktır[10]

1.3.  Hukuki Sorumluluğu Gerektiren Haller

1.3.1.   Genel Hükümler (TTK m. 553)

TTK m. 553/1’de yer alan“Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri  takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.” hükmü uyarınca yöneticiler kusurlu fiillerinden dolayı sorumludurlar. Söz konusu sorumluluk yukarıda izah edildiği üzere kusur sorumluluğudur. Bu nedenle, kanundan veya esas sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri gereği karar alma veya uygulamada yöneticilere kusur yüklenemiyorsa, herhangi bir zarar doğsa bile yönetim kurulu üyeleri bu eylemlerinden sorumlu tutulamayacaklardır[11]. Yönetim kurulu üyeleri, zarar görenlere karşı kusur derecelerine göre sorumlu tutulacaklarından, üyelerin meydana gelen zararda ihmallerinin bulunup bulunmadığının ve yine söz konusu zararın meydana gelmesinde yükümlülüklerini ihlal edip etmediklerinin tespitinde TTK m. 369’da yer alan özen yükümlülüğü kıstasa alınacaktır[12].

Mezkur maddenin ikinci fıkrasında uyarınca kanundan veya esas sözleşmeden doğan görevini yahut yetkisini kanuna dayanarak, başkasına devretmiş olan organlar veya kişiler, seçimde makul derecede özen göstermeleri halinde, devralan kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmayacaklardır. Ancak söz konusu maddede yer aldığı üzere, kanunda yer alan sınırlamalar dikkate alınmaksızın yahut kişilerin seçimde özenli bir şekilde davranılmaksızın gerçekleşen zararlardan sorumluluk doğacaktır.

Nihayetinde söz konusu maddenin son fıkrası ile üst gözetim yükümlülüğünün sınırı çizilmiş ve yöneticilerin kendi kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamayacağı[13] düzenlenmiştir.

1.3.2.   Özel Hükümler (TTK m. 549 vd.)
1.3.2.1.    Belgelerin Ve Beyanların Kanuna Aykırı Olması (TTK m. 549)

TTK m. 549 hükmü[14] uyarınca, anonim şirket ile ilgili yanlış, hileli, sahte, gerçeğe aykırı, gerçeğin saklayan belgeleri düzenleyen veya beyanları yapanlar ile kusurları bulunması halinde bunlara katılanlar, oluşan zararlardan sorumlu olacaklardır. Söz konusu hükümde yer alan düzenleme, sorumluluğun temelinde yatan “sözleşmesel sorumluluk” ilkesine dayanmaktadır. Ayrıca, TTK’nın 549. maddesinde belirtilen sorumluluk halinin ihlali durumunda 562/8’e göre TTK’nın 549. maddesinde sayılan belgeleri sahte şekilde düzenleyenlere bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.

1.3.2.2.   Sermaye Hakkında Yanlış Beyanlar Ve Ödeme Yetersizliğinin Bilinmesi (TTK m. 550)

TTK’da yer alan ve şirket türlerinden biri olan anonim şirketlerin en önemli özelliği sermaye şirketi olmalarıdır. Bilindiği üzere, sermaye anonim şirketin en önemli unsurudur. Bu nedenle de TTK m. 550 hükmünde sermaye tamamıyla taahhüt olunmamış veya karşılığı kanun veya esas sözleşme hükümleri gereğince ödenmemişken, taahhüt edilmiş veya ödenmiş gibi gösterenler ile kusurlu olmaları şartıyla, şirket yetkililerinin[15], bu payları üstlenmiş olacağını kabul ettiklerini ve payların karşılıkları ile zararı faiziyle birlikte müteselsilen ödeyeceklerini düzenlemektedir. Söz konusu sorumluluk temel ilkelerde yer alan farklılaştırılmış teselsül şeklinde görülecektir. Maddenin ikinci fıkrası uyarınca, sermaye taahhüdünde bulunanların ödeme yeterliliğinin bulunmadığını bilen ve buna onay verenler de söz konusu borcun ödenmemesinden doğan zarardan sorumlu tutulacaktır.

Ayrıca, TTK’nın 550. maddesinde belirtilen sorumluluk halinin ihlali durumunda 562/9’a göre üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası öngörülmüştür.

1.3.2.3.   Değer Biçilmesinde Yolsuzluk (TTK m. 551)

Anonim şirketin temel ilkelerinden biri de malvarlığının  korunması ilkesidir. Söz konusu ilke doğrultusunda Ticaret Kanunu’nda birçok düzenleme yapılmış ve şirket malvarlığını tehlikeye atacak fiilleri sebebiyle yöneticilerin sorumluluğuna gidilmiştir. Bu kapsamda TTK m. 551’de yer alan hüküm[16] uyarınca ayni sermayenin veya devralınacak işletme ile ayınların değerlemesinde yolsuzluk yapanlar sorumlu tutulmuştur. Söz konusu hükümde kusurlu sorumluluk esası benimsenmiş olup mahkeme hem kusur araştırması yapacak hem de takdir yetkisi bağlamında konuyu çözüme kavuşturacaktır[17].

Ayrıca, TTK’nın 551. maddesinde belirtilen sorumluluk halinin ihlali durumunda 562/10’a göre doksan günden az olmamak üzere adli para cezası öngörülmüştür.

1.3.2.4.    Halktan Para Toplamak (TTK m. 552)

ETK’da yer almayan ve TTK ile getirilen hüküm uyarınca, kural olarak bir şirket kurmak veya şirketin sermayesini artırmak amacıyla yahut vaadiyle halka her türlü yoldan çağrıda bulunularak para toplanması yasaklanmıştır. Söz konusu hükümde Sermaye Piyasası hükümleri saklı tutulmuştur. Bu kapsamda para toplayanlar ve bu fiilden haberi olan kurumlar ile yönetim kurulu üyeleri toplanan paranın derhal SPK’ca belirlenen bir mevduat veya katılım bankasına yatırılmasından müteselsilen sorumlu olacaktır[18]. Halktan para toplanmasına yönelik kanunda belirtilen sebepler sınırlı sayıda yer almamış; hükmün uygulanması için kusur şartı aranmamıştır[19].

Ayrıca, TTK’nın 552. maddesinde belirtilen sorumluluk halinin ihlali durumunda 562/11’e göre altı aydan iki yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.

1.3.2.5. Anonim Şirket İçin Web Sitesinin Açılmaması (TTK m. 1524)

TTK’nın 1524. maddesi[20] uyarınca, 397’nci maddenin dördüncü fıkrası dolayısıyla denetime tabi olan sermaye şirketleri, kuruluşlarının ticaret siciline tescilinden itibaren üç ay içinde bir internet sitesi açmak ve belli bir bölümünü TTK 1524. maddesinin yayımlanmasını öngördüğü hususların yayımlanmasına özgülemek zorundadır. Söz konusu yükümlülüğün yerine getirilmemesi durumunda meydana gelen tüm Kanuna aykırılıklardan ve zararlardan kusuru bulunan yöneticiler ile yönetim kurulu üyeleri sorumludur.

Ayrıca, TTK’nın 1524. maddesinde belirtilen sorumluluk halinin ihlali durumunda 562/12’e göre yönetim organı üyeleri için , yüz günden üçyüz güne kadar adli para cezası ve aynı madde uyarınca internet sitesine konulması gereken içeriği usulüne uygun bir şekilde koymayan bu fıkrada sayılan failler için yüz güne kadar adli para öngörülmüştür.

1.3.2.6.    Diğer Haller

TTK kapsamında her ne kadar yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilebilecek birden fazla hal olsa da çalışma kapsamında TTK m. 449 vd. yer alan hükümlerle sınırlı bir alan belirlenmiş olduğundan sorumluluğa gidilebilecek diğer hallerden kısaca bahsetmekte fayda görmekteyiz. Bu kapsamda “Sorumluluk Davası” başlığı altında daha detaylı şekilde anlatacağımız üzere, söz konusu dava açmaya ehil olan taraflar, “Birleşme, Bölünme ve Tür Değişikliği İşlemlerinde Eksiklik”, “Şirketler Topluluğunda Hâkimiyetin Hukuka Aykırı Kullanılmasından Doğan Sorumlulukları (TTK m. 195 ve m. 202)”, “Pay Sahibi Sayısının Bire Düşmesi Halinde Yapılması Gereken İşlemlerin Yapılmaması (m. 338)”, “Müzakerelere Katılma Yasağının İhlal Edilmesi (m. 393)”, “Şirketle İşlem Yapma ve Şirkete Borçlanma Yasağı (m. 395)” ve nihayet “Rekabet Yasağının İhlali” gibi yönetim kurulu üyelerinin görev yetkilerini kullanırken kanunda kendisine verilmiş olan yükümlülükleri yerine getirmemesinden yahut yasaklanan fiilleri işlemesinden dolayı sorumluluk davası açabileceklerdir. Ayrıca, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilebilmesi için söz konusu hükümlerde yer alan şartların da sağlanması gerekmektedir. 

1.4. Sorumluluk Sigortası

TTK m. 361’de daha önce olmayan yeni bir düzenleme ile Yönetim kurulu üyelerine sorumluluk sigortası yaptırabilmelerine ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir. Madde hükmü “Yönetim kurulu üyelerinin, görevlerini yaparken kusurlarıyla şirkete verebilecekleri zarar, şirket sermayesinin yüzde yirmibeşini aşan bir bedelle sigorta ettirilmiş ve bu suretle şirket teminat altına alınmışsa, bu husus halka açık şirketlerde Sermaye Piyasası Kurulunun ve ayrıca pay senetleri borsada işlem görüyorsa borsanın bülteninde duyurulur ve kurumsal yönetim ilkelerine uygunluk değerlendirmesinde dikkate alınır.” şeklinde olup yönetim kurulu üyeleri için getirilen ve üçüncü kişilerin zarara uğraması halinde başvurabilecekleri sigortanın miktarı serbest olup şayet şirket sermayesinin yüzde yirmi beşini aşarsa söz konusu hususun SPK yahut borsada duyurulması düzenlenmiştir.

2.        Kamu Borçlarından Sorumluluğu

Yönetim Kurulu üyelerinin şirket ile aralarında yer alan sözleşme sebebiyle hukuki sorumlulukları bulunduğu gibi kamusal sorumlulukları da bulunmaktadır. Söz konusu sorumluluğun dayanakları ise 6183 sayılı Amme Alacakları Usulü Hakkında Kanun ile madde 35 ile Vergi Usul Kanunu madde 10’dur. Ancak söz konusu sorumluluk çalışmamız kapsamında yer almadığından detaylı bir şekilde incelenmeyecektir.

     3.     Sorumluluk Davası

3.1.    Genel Olarak

TTK’da “sorumluluk davası” ile ilgili bir hüküm yer almamakla birlikte, davanın dayanağı yukarıda genel sorumluluk sebepleri başlığı altında incelediğimiz TTK’nın 553’ncü maddesidir. Söz konusu madde uyarınca yönetim kurulu üyeleri, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket  alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. Ancak, pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini halinde zararın giderilmesini isteyebilecekken[21] alacaklılar yalnızca şirketin iflası hâlinde[22], tazminatın şirkete ödenmesini isteme hakkına sahip olacaklardır. Bununla birlikte, yönetim kurulu üyelerinin fiilleri sebebiyle zarara uğradıklarını iddia eden davacılar kural olarak sorumluluk şartlarının varlığını ispatlamakla yükümlüdürler.

3.2.        Sorumluluk Davasının Şartları

3.2.1. Hukuka Aykırı Fiil (Kanuna veya Esas Sözleşmeye Aykırı Fiil)

TBK m. 49 uyarınca bir kimse gerçekleştrimiş olduğu haksız fiil sonucunda meydana gelen zararı gidermekle yükümlüdür. Bu kapsamda yer alan fiil bir hukuka aykırı fiil olup geniş şekilde yorumlanmaktadır. Ancak TTk m. 553’de yer alan kanundan veya esas sözlemeden doğan “yükümlülüklerin ihlali” ibaresi ile yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu kısıtlanmıştır. Bu kapsamda yönetim kurulu üyeleri eTK ‘da olduğu gibi “görevleirnin ihlali”nden değil; kanun veya esas sözleşme ile kendisine verilen yükümlülüklerin ihlalinden sorumlu olacaktır[23].

3.2.2. Kusur

Kanun koyucu yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidebilmek için kusur şartı aramıştır[24]. Söz konusu kusurun derecesi önemsenmemiş ve yönetim kurulu üyelerinin kast, ağır ihmal, hafif ihmal dahi olmak üzere her türlü kusurlarından sorumlu tutumuştur. Kusurluluğun derecesi sorumluluk paylaşılırken esas alınacak ve farklılaştırılmış teselsülün uygulanması burada gündeme gelecektir. Kusurun varlığının tespiti konusunda TTK m. 369’da objektif bir kriter belirlemiş ve “tedbirli yöneticinin özeniyle (business judgement rule)” yönetim kurulu üyelerinin faaliyetlerini yerine getirmelerini istemiştir[25]. Kusurda ispat yükünün kimde olduğuna ilişkin tartışmalar sorumluluğun temel ilkeleri bahsinde değinildiği için burada yeniden gündeme alınmayacaktır.

3.2.3. Zarar

Zarar, tazminatın en önemli unsurudur olup zarar olmaması halinde sorumluluğa da gidilemeyecektir[26].  Yönetim Kurulu üyeleri, fiileri ile sebebiyet verdikleri doğrudan ve dolaylı zararlardan, fiili zarardan, yoksun kalınan kardan ve yansıma zarardan sorumlu olurlar. Anonim şirketler hukukunda söz konusu ayrım şirketin kendisi dışında pay sahipleri ve alacaklıların uğradığı zararların da tazmini için yapılmaktadır.

3.2.3.1.   Doğrudan Zarar

Doğrudan zarar, anonim şirketin, pay sahiplerinin ve alacaklıların malvarlıklarında meydana gelen azalmadır. Pay sahipleri ve alacaklılar da şirket gibi malvarlıklarında doğrudan meydana gelen azalma için yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidebileceklerdir[27]. Zira, yönetim kurulu üyelerinin davranışları sebebiyle genel olarak anonim şirket zarar görmekle birlikte kimi zaman doğrudan doğruya pay sahiplerinin yahut alacakların da zarar görmesi mümkündür. Bu halde anonim şirketin malvarlığını ilgilendirmeyen bu durum karşısında hükmedilen tazminat davacılar tarafından alınacaktır[28].

3.2.3.2.      Dolaylı Zarar

Dolaylı zarar, yönetim kurulu üyelerinin kanuna veya esas sözleşmeye aykırı fiilleri sebebiyle, anonim şirketin malvarlığında meydana gelen zararın pay sahipleri ve alacaklıları etkilemesi sonucu bir zararın meydana gelmesi halidir[29]. Kural olarak yansıma yoluyla zarar sebebiyle faile gidilememektedir. Ancak kanun koyucu pay sahipleri ve alacaklılar bakımından istisnaya yer vermiştir. Bu kapsamda pay sahipleri, şirketin iflası halinde alacaklılar, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna giderek zararın şirkete ödenmesini talep edebileceklerdir. Doğrudan zarardan farklı olarak burada zararın şirkete ödenmesinin sebebi zaten şirketin zarar etmesi sebebiyle dolaylı olarak bu kimselere tanınan dava hakkının şirketin zararının karşılanması için kullanılmasıdır[30]. Bununla birlikte, Kanun yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin sürecin başlatılması ve şirket menfaatinin de korunması için TTK m. 555/2’de pay sahibine yargılama giderleri açısından kolaylık tanımıştır[31]. Alacaklıların dolaylı zarar sebebiyle açacakları yahut şirketin iflas etmiş olması halinde pay sahipleri tarafından açılacak davalarda istemler önce iflas idaresince ileri sürülecektir(TTK m. 556). Söz konusu davada şirket ile şirketi temsil eden Yönetim Kurulu organı üyeleri arasında bir menfaat çatışması olduğundan dolayı temsil kayyımının atanması gündeme gelecektir[32].

3.2.4. Nedensellik Bağı

Hukuki sorumluluğun olmazsa olmaz şartı da muhakkak ki nedensellik bağıdır. Zira, bir kimseye iliştirilemeyen herhangi bir zararın tazmini de gündeme gelmeyecektir. Nihayetinde TTK kapsamında yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilebilmesi için yönetim kurulu üyelerinin fiilleri sebebiyle bir zararın meydana gelmiş olması gerekmektedir. Nedensellik bağının önemi yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin temel ilkelerden olan farklılaştırılmış teselsülün uygulanmasında karşımıza çıkacaktır[33]. Zira, yönetim kurulu kararının alınmasında illiyet bağı bulunmayan üyeler ile kararın alınmasında aktif şekilde yer alan üyelerin sorumlulukları da aynı ölçüde olmayacaktır.

3.3.        Taraflar

3.3.1. Davacılar

Sorumluluk davasında genel olarak kimlerin davacı olabileceği TTK m. 553’de yer almaktadır. Buna göre anonim ortaklık, pay sahipleri ve alacaklılar yönetim kurulu üyelerinin kanundan veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemeleri sebebiyle uğradıkları zarar için dava açabilecektir. Bu kapsamda her bir davacının dava açma kapsamının belirlenmesi gerekmektedir.

3.3.1.1. Anonim Ortaklık

TTK m. 553 ve TTK m. 555 açık hükümlerine göre şirket zarar doğrudan kendi malvarlığında ortaya çıktığı için dava açabilecektir. Nitekim, TTK m. 555’de “Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir.” yer alan düzenleme uyarınca şirketin zararın tazmini sebebiyle sorumlulara başvurabileceği açıktır. Bu kapsamda şirket, doğrudan zararın tazminini ve dava sonucunda hükmedilecek tazminatın da anonim ortaklığa verilmesini talep edecektir. Bu kapsamda yönetim kurulu üyelerine karşı sorumluluk davası açılabilmesi için birtakım şartların yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu şartlardan biri sorumluluğu ortadan kaldıran hallerden biri olan ibra kararı verilmemiş olması bir diğeri ise anonim şirket genel kurul kararının alınmasıdır. Yönetim kurulu üyelerine karşı sorumluluk davası açabilmesi için genel kurul kararının alınmasının gerekli olup olmadığına ilişkin doktrinde görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Bir görüş[34], yönetim kurulu üyelerine karşı şirket tarafından sorumluluk davası açılabilmesi için genel kurul kararının gerekli olduğunu hatta bu kararın genel kurulun devredilemez yetkilerinden biri olduğunu savunurken bir diğer görüş[35], eTK’da yönetim kurulu sorumluluk davası için öngörülen genel kurul kararı alınması şartının bilerek kaldırılması sebebiyle genel kurul kararı alınmaksızın da yönetim kurulu üyelerine yönelik sorumluluk davası açılabileceğini dile getirmekte son bir diğer görüş ise[36] yönetim kurulu tarafından sorumluluk davası açılması kararı alınamadığı hallerde genel kurul kararı alınması yoluyla dava açılmasının da mümkün olduğunu savunmaktadır. Nihayetinde Yargıtay, anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna yönelik dava açılabilmesi için genel kurul kararını dava şartı olarak kabul etmektedir[37]. Sorumluluk davasında şirketi temsil organı olan yönetim kurulu temsil edecektir. Kural bu olmakla birlikte sorumluluk davasının tüm yönetim kurulu üyelerine yönetilmesi durumlarında genel kurul tarafından temsilci seçilebileceği gibi bir temsilci seçilmemesi durumunda da ortakların talebi ile TMK m. 426/3[38] uyarınca temsil kayyımı atanabilecektir[39]. Bununla birlikte, yeni yönetim kurulunun eski yönetim kuruluna karşı dava açması da herhalde mümkündür.

3.3.1.2. Pay Sahipleri

Pay sahipleri, uğramış oldukları doğrudan zarar kapsamında yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidebilecek ve tazminatın kendilerine verilmesini talep edebilecektir[40]. Zarar gören her pay sahibinin dava açma hakkı birbirinden bağımsız olmakla birlikte aynı işlem sebebiyle birden fazla pay sahibi zarar görmüşse HMK m. 166 uyarınca davaları birleştirilebilecektir[41].

Pay sahibinin dolaylı zararı için de dava açması mümkündür. Zira, TTK m. 555 uyarınca şirketin uğramış olduğu zararı isteme yetkisi pay sahibine de tanınmıştır. Ancak pay sahibi söz konusu zarar karşılığı elde edilecek tazminatın şirkete verilmesini talep edecektir. Nitekim pay sahiplerine böyle bir hakkın tanınmasının sebebi, şirketin ihmal edilmesi yahut sorumlu kişilerin şirkete hakim olması nedeniyle sorumluluk davası açılamaması durumunun önüne geçilmesidir[42]. Söz konusu hüküm pay sahiplerinin menfaatlerinin ihlal edilmesini önlemek için yer almaktadır.

3.3.1.3. Alacaklılar

Alacaklılar da tıpkı pay sahipleri gibi, doğrudan zararları için yönetim kurulunun sorumluluğuna gidebilecektir. Bu halde de alacaklılar zararın kendilerine ödenmesini talep edecektir[43].  Ancak alacaklıların dolaylı zararları için dava açma hakları TTK m. 556 uyarınca, şirketin iflası halinde mümkündür. Bununla birlikte, yalnızca şirketin iflas etmesi alacaklıların zararını istemesi için yeterli görülmemiş zarar talebinin iflas idaresince ileri sürülmemesi halinde alacaklılara zararın şirkete ödenmesi talebi ile dava açma hakkı tanınmıştır[44].

3.3.2. Davalılar

TTK m. 553, kanundan veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde kimlerin sorumluluğuna gidilebileceğine yer vermiştir. Bu kapsamda kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları sorumluluklarına başvurulabilecek kişilerdir. Yukarıda detaylı şekilde açıkladığımız üzere, yönetim kurulu üyeleri görevlerini yerine getirirken özen ve sadakat yükümlülüğüne uygun hareket etmelidir. Söz konusu yükümlülüğü yerine getiremeyen üyelerin aleyhlerine sorumluluk davası açılabilecektir. Şayet zararın kaynakladığı üyenin kim olduğu biliniyorsa bu üyeye karşı bilinmiyorsa tüm yönetim kuruluna karşı davanın yöneltilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, yönetim kurulu ifadesinin neyi kapsadığı da önem kazanmaktadır. Zira, maddede yer alan sorumluluk hükümlerinin kimlere uygulanacağı konusunda “organ” niteliği karşımıza çıkmaktadır. Bu kapsamda TTK m. 553 uyarınca sorumluluğuna gidilecek kişiler hem şekli organ olarak kanun, esas sözleşme veya iç yönerge gereğince seçilmiş kişilerden oluşan yönetim kurulu hem de fiili organ olarak şirket yönetiminde etkili olan, organ gibi etkiye sahip olmakla kararların alınıp yerine getitilmesini sağlayan “yönetici” kişilerdir[45]. Bu kapsamda davacılar, sorumluluk sebebiyle davalarını kanun, esas sözleşme veya iç yönergeyle seçilmiş yönetim kurulu üyelerine, yönetim kurulu üyelerinin görevlerini yerine getirirken mevzuata uygun şekilde yetki devrettiği murahhas üyelere ve müdürlere, işletme için kendilerine özel görevler verilen ve bu görevler sebebiyle yönetme gibi işleri bağımsız şekilde gerçekleştiren yönetici olan CEO, müdür veya ticari mümessillere yönetebileceği gibi fiili organ olan ve yönetim kurulu yetkisine giren kararların alınmasında önemli ölçüde etki eden gizli yöneticilerin[46] (genellikle şirkette pay çoğunluğuna sahip paydaşlar) de sorumluluğuna gidebilecektir.

3.4. Sorumluluk Davasında Usul

3.4.1. Görevli Mahkeme ve Yetkili Mahkeme

TTK m. 561 “Sorumlular aleyhinde şirketin merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde dava açılabilir.” hükmü uyarınca, yetkili mahkeme şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesi, görevli mahkeme de mutlak ticari dava olması sebebiyle asliye ticaret mahkemesidir. Bununla birlikte, maddede yer alan yetki kuralı kesin yetki olmadığından genel hükümlere göre yetki belirlenebeileceği gibi yetki ve tahkim sözleşmesi ile yetkili mahkeme tayin edilmesi de mümkündür.

3.4.2. Yargılama Usulü

TTK m.1521 hükmüne göre ticaret şirketlerinde, ortakların veya pay sahiplerinin şirketle veya birbirleriyle şirket ortaklığından veya pay sahipliğinden kaynaklanan davalarda veya şirketin yönetim kurulu üyeleri, yöneticileri, müdürleri, tasfiye memurlarına karşı açılacak davalarda basit yargılama usulü uygulanır.

4.     Sorumluluğu Sona Erdiren Haller

4.1.    İbra

Yöneticilerin sorumluluğunu kaldıran hallerden ilki ibradır. İbra, menfi borç ikrarı[47] olup ticaret hukuku bakımından borçlar hukukundaki temel ibra kavramından ayrılmaktadır. Zira ibra, tek taraflı yenilik doğurucu bir hak olarak kullanılan ve genel kurul tarafında yöneticilere yöneltilen bir karardır. İbra kararı ile genel kurul, şirketin yönetim ve karar organı olan yönetim kurulunun belli bir hesap dönemi sonunda genel kurula faaliyet ve işlemleri hakkında hesap vermek zorunluluğu kapsamında, yönetim kurulu üyelerinin şirket adına yaptıkları işlemlerin ve eylemlerin hukuka uygun olduğunu kabul ederek, yönetim kurulu üyelerini sorumluluktan kurtarmaktadır. Ancak söz konusu karar mutlak bir kurtarma sağlamamaktadır. Nitekim, TTK m. 558/2’ye göre “şirket genel kurulunun sorumluluktan ibraya ilişkin kararı, ibranın kapsadığı açıklanan maddi olaylara ilişkin olarak, şirketin, ibraya olumlu oy veren ve ibra kararını bilerek payı iktisap etmiş olan pay sahiplerinin dava hakkını kaldırır”. Bu noktada ibra kararı ibranın kapsadığı açıklanan maddi olaylara ilişkin olarak[48], ibraya oy veren ve ibra kararını bilerek payı devralan pay sahiplerinin dava hakkını düşürmektedir. Bundan dolayı yönetim kurulu üyeleri hakkında alınan ibra kararı mutlak bir koruma sağlamamakta ibraya olumsuz oy veren veya ibra kararından haberdar olmaksızın pay iktisap etmiş olan kimselerin sorumluluk davası açma hakları saklı kalmaktadır. Bununla birlikte ibra kararı bu son halde dahi bu kimselerin açacakları sorumluluk davasının tabi olduğu zamanaşımı süresi bakımından sonuç doğurmakta, bu davalar ibra kararından itibaren 6 aylık süre içerisinde zamanaşımına uğramaktadır.

İbra ile borç sona erdiğinden ibra kararından sonra anonim şirket ibranın kapsamındaki işlerden dolayı ibra edilen dönem bakımından yönetim kurulu üyelerine karşı sorumluluk davası açamayacaktır. İbra kararı, yalnızca ortakları bağladığından dolayı, kanunda belirtilen şartların oluşması halinde yalnızca pay sahipleri bakımından etki doğuracaktır. Nitekim TTK 558/2’ye göre ibra kararına olumsuz oy kullananlar, ibranın oylandığı genel kurula katılmayanlar veya ibra kararını bilmeden payları elde edenler ibra kararının olsa dahi dolaylı zararlarını talep edebileceklerdir. Alacaklılar şirketin iflas etmiş olması halinde dolaylı zararlarının tazminini isteyebilecekleri için  şirkete göre üçüncü kişi durumunda olmaları sebebiyle ibra kararı alınmış olsa da sorumluluk davası açarak zararlarının tazminini talep edebileceklerdir. Nihayetinde hem pay sahiplerinin hem de alacaklıların doğrudan zararları sebebiyle açacakları sorumluluk davasında ibra kararının herhangi bir etkisi olmayacaktır[49].

4.2.    Zamanaşımı

Yönetim kurulu üyelerine karşı tazminat isteme hakkının sona erdiren bir diğer sebep de zamanaşımıdır. Zira TTK m. 560 uyarınca sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı “davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle” zamanaşımına uğrar. Maddenin devamında yer alan “Şu kadar ki, bu fiil cezayı gerektirip, Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır.” hükmü uyarınca da hukuki sorumluluk sebebi olan eylemin aynı zamanda cezai sorumluluğu da mucip olması halinde hukuk davasına ilişkin zamanaşımı süresi uzayabilecektir.

4.3.    Hak Düşürücü Süre

TTK m. 558/2’ye göre,  TTK 558/2’ye göre ibra kararına olumsuz oy kullananlar, ibranın oylandığı genel kurula katılmayanlar veya ibra kararını bilmeden payları elde edenler ibra kararının olsa dahi dolaylı zararlarını talep edebileceklerdir. Bu pay sahiplerinin dava hakları ibra tarihinden itibaren altı ay geçmesiyle düşecektir. Söz konusu süre madde gerekçesinde de belirtildiği üzere, hak düşürücü süre olmakla; ibra kararının alındığı tarihinden itibaren altı aylık hak düşürücü süre içerisinde sorumluluk davasının açılması gerekmektedir.

SONUÇ

Profesyonelleşmiş bir organ olan anonim şirket, pay sahipleri tarafından değil yönetim kurulu ve yöneticiler tarafından yönetilmektedir. Söz konusu yönetim sebebiyle de yönetim kurulu üyeleri birtakım hak ve yükümlülüklere sahip olmaktadır. Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu sözleşmesel, kusura dayanan ve farklılaştırılmış teselsül esasının uygulandığı bir sorumluluk olup yetki ve sorumluluk arasında orantılılık gözetilmektedir.

Yönetim kurulu üyelerinin kanundan veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla yerine getirmemeleri sebebiyle hukuki sorumlulukları doğmakta ve şirket, pay sahipleri ve alacaklılar yönetim kurulu üyelerinden zararlarını tazmin edebilmektedir. Bu genel kuralın yanı sıra Türk Ticaret Kanunu’nda yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilecek özel hükümler de yer almaktadır. Buna göre yönetim kurulu üyelerinin, “Belgelerin ve beyanların kanuna aykırı olması”, “Sermaye hakkında yanlış beyanlar ve ödeme yetersizliğinin bilinmesi”, “Değer biçilmesinde yolsuzluk”, “Halktan para toplamak” ve “Anonim Şirket İçin Web Sitesinin Açılmaması” gibi özel sebeplerle de sorumluluklarına gidilebilecektir.

Yönetim kurulu üyelerinin yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebi ile şirket, pay sahipleri ve alacaklılar tarafından sorumluluk davası açılabilmekte, dava şartlarının sağlanması halinde de davacıların zararları tazmin edilebilmektedir. Bununla birlikte yönetim kurulu üyelerinin sorumlulukları kural olarak ibra, zamanaşımı ve hak düşürücü süre sebebiyle sona ermektedir.

KAYNAKÇA

Atan, Turhan                :Anonim Şirketlerde İdare Meclisi Azalarının Hukukî Mesuliyeti, Ankara, Banka ve         Ticaret Hukuku Enstitüsü Yayınları, 1967.

Bahtiyar, Mehmet                 : Ortaklıklar Hukuku, 13. Bs. Beta Yayınları, 2019.

Balaban, Mahmut Furkan      :“Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu Ve Sorumluluk Davası”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ufuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019.

Bulut, Ali                       :“Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluk Davasında Taraflar”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Yaşar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir, 2017.

Camuzcu, Nesibe Ceyhun      :“Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Bahçeşehir Üniversitesi, İstanbul, 2020

Çamoğlu, Ersin             :“Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda Anonim Ortaklık Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu”, Prof. Dr. Şener Akyol’a Armağan, İstanbul, Filiz Kitabevi, 2011.

Çamoğlu, Ersin              :“Sorumluluk Hukukunun Evrensel İlkeleri Işığında Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda Anonim Ortaklık Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu”, Prof. Dr. Şener Akyol’a Armağan, Filiz Kitabevi, İstanbul 2011.

Eren,  Fikret                  :Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Yetkin Yayınları, 23. Baskı, Ankara, 2018.

Eskiocak, Ali                  : “Yönetim Kurulu Üyelerinin Şahsî Sorumluluğuna İlişkin Davalarda Maddî Hukukun Usûl Hukukuyla Etkileşimi”, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022.

Helvacı, Mehmet          : Yürürlüğünün 5. Yılında ve Yargıtay Kararları Işığında Türk Ticaret Kanunu Sempozyumu- Tebliğler ve Tartışmalar -20 Ekim 2017, On İki Levha Yayınları, İstanbul 2018.

Helvacı, Mehmet          :“Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğunda Farklılaştırılmış Teselsül”, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Prof. Dr. Oğuz İmregün’e Saygı Sempozyumu 26 Ekim 2013, S. 2013/2.

Helvacı, Mehmet          :Anonim Ortaklıkta Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu Hakkındaki Düşüceler, Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun İş Dünyasına Etkileri, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2014.

Kantarcı, Barnas            :“Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulunun Hukuki Sorumluluğu”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Diyarbakır, 2021.

Kendigelen, Abuzer      :Yeni Türk Ticaret Kanunu: Değişiklikler, Yenilikler Ve İlk Tespitler, Onikilevha Yayınları, 2021.

Kırca, İsmail                  :“Anonim Şirket Yönetim Kurulu Kararlarında Takdir Yetkisi - Özen Borcu”, BATİDER, C. 22 S. 3, Haziran 2004.

Poroy, Reha                  : Ortaklıklar Hukuku I, İstanbul, Vedat Yayıncılık, 14. Bs., 2019.

Tekinalp, Ünal

Çamoğlu, Ersin

Pulaşlı, Hasan               :“Türk Ticaret Kanunu Tasarısına Göre Anonim Şirketlerde Yöneticilerin Hukuki Sorumluluğu”, Prof.Dr. Ali Naim İNAN’a Armağan, Seçkin Kitapevi, Ankara, 2009, s.575.

Pulaşlı,  Hasan              :Şirketler Hukuku Genel Esaslar, Ankara, Adalet Yayınevi, 2016.

Tekinalp , Ünal             : Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, Güncelleştirilmiş 5. Bs, İstanbul, Vedat Kitapçılık, 2020.

Uysal,  Levent               :“6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Ve Türk Ticaret Kanunu Tasarısı Kapsamında Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Ve Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu –II”, TBB Dergisi, Sayı 81, 2009.

Yanlı, Veliye                  :Şirkete Verilen Zarar Sebebiyle Sorumluluk Bağlamında “Yönetici” Kavramı ve Genel Kurul Kararı Gerekliliği Sorunu, Terazi Hukuk Dergisi, C:14, S: Özel Sayı, Mart, 2919.

Yasaman, Hamdi           :“Yönetim Kurulu Üyelerine Karşı Açılabilecek Sorumluluk Davaları”, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 12, S. 2, Temmuz 2013, s. 97-112.

 

İnternet kaynakları                :www.kazanci.com.tr

 


 


DİPNOTLAR: 

[1]Reha Poroy / Ünal Tekinalp / Ersin Çamoğlu, Ortaklıklar Hukuku I, İstanbul, Vedat Yayıncılık, 14. Bs., 2019, s.433; Mehmet Bahtiyar, Ortaklıklar Hukuku, 13. Bs. Beta Yayınları, 2019, s.396.

[2] Turhan Atan, Anonim Şirketlerde İdare Meclisi Azalarının Hukukî Mesuliyeti, Ankara, Banka ve Ticaret Hukuku Enstitüsü Yayınları, 1967, s.7;  Çamoğlu, (Poroy/Tekinalp), a.g.e., s. 432; Bahtiyar, a.g.e., s. 392.; Barnas Kantarcı, “Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulunun Hukuki Sorumluluğu”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Diyarbakır, 2021.

[3] Çamoğlu, (Poroy/Tekinalp) Ortaklıklar Hukuku I, s.433; Bahtiyar, “Bu halde sorumluluk kural olarak kusura dayalı olup, hatalı şekilde, kusurun ispatı davacıya yüklenmiştir.”, a.g.e., s.394; Ünal Tekinalp, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, Güncelleştirilmiş 5. Bs, İstanbul, Vedat Kitapçılık, 2020, s.77. Ali Eskiocak, “Yönetim Kurulu Üyelerinin Şahsî Sorumluluğuna İlişkin Davalarda Maddî Hukukun Usûl Hukukuyla Etkileşimi”, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022, s.54.

[4] Abuzer Kendigelen, Yeni Türk Ticaret Kanunu: Değişiklikler, Yenilikler Ve İlk Tespitler, Onikilevha Yayınları, 2021, s. 458-460; Çamoğlu, Poroy/Tekinalp ile ortak olan ve bir önceki dipnotta zikrettiğimiz eserinde, kusuru ispat yükünün davacıya ait olduğunu ifade etmiş iken; bir makalesinde, kusursuzluğun ispatının davalıya yükletilmesinin menfi vakıanın ispatının istenmesi anlamına gelmeyeceğini, zira davalının özen borcunu yerine getirdiğini ispat etmek suretiyle kusursuzluğunu da ispat etmiş olacağını savunmaktadır; bkz. Ersin Çamoğlu, “Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda Anonim Ortaklık Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu”, Prof. Dr. Şener Akyol’a Armağan, 2011, Filiz Kitabevi, İstanbul, s. 412-413.

[5] Hasan Pulaşlı, Şirketler Hukuku Genel Esaslar, Ankara, Adalet Yayınevi, 2016, s.693 vd.;  Mehmet Helvacı, “Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğunda Farklılaştırılmış Teselsül”, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Prof. Dr. Oğuz İmregün’e Saygı Sempozyumu 26 Ekim 2013, S. 2013/2, s.81.

[6] Çamoğlu, (Poroy/Tekinalp) a.g.e., s. 433; Bahtiyar, a.g.e., s. 397 vd.; Mehmet Helvacı, Anonim Ortaklıkta Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu Hakkındaki Düşüceler, Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun İş Dünyasına Etkileri, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2014, s. 83;

[7] Helvacı, a.g.m., s. 83 vd.

[8] Farklılaştırılmış teselsülün nasıl uygulanacağı konusunda en derli toplu örnek TK m. 557’nin gerekçesinde yer almaktadır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/4815E., 2021/4664K. ve  1.6.2021 Tarihli kararında: “6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 557.maddesinde, anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğuna ilişkin olarak Kurumsal Yönetim İlkeleri çerçevesinde “farklılaştırılmış teselsül ilkesi” benimsenmiştir. Bu yeni düzenleme uyarınca, hiç bir yönetim kurulu üyesi kendisinin sebep olmadığı zararlardan sorumlu değildir. Sorumluluk dış ilişkide kişisel kusurun varlığına bağlıdır. Dosya kapsamında yapılan incelemede dava konusu taşınmazın satışı için alınmış bir yönetim kurulu kararının varlığı anlaşılamamış olup, taşınmaz satışının da tek imza ile yapıldığı görülmüştür. Mahkemece anılan eksiklikler incelenerek, TTK 557/1 maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerinin tamamının mı, yoksa bir kısmının kusuruyla zararın ortaya çıktığı belirlenerek her bir yönetim kurulu üyesinin sorumlu olacağı miktar tartışılıp değerlendirilmeden hüküm kurulması da doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.” ifadeleri ile farklılaştırışmış teselsülü her bir yönetim kurulu üyesinin sorumlu olacağı miktarın tartışılıp değrlendirerek sonuca gidilmesi gerektiğini dile getirmiştir. (Kazancı İçtihat Bilgi Bankası)

[9] Ersin Çamoğlu, “Sorumluluk Hukukunun Evrensel İlkeleri Işığında Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda Anonim Ortaklık Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu”, Prof. Dr. Şener Akyol’a Armağan, Filiz Kitabevi, İstanbul 2011, s. 408 vd.

[10] Çamoğlu, a.g.m., s. 414; Kantarcı, a.g.e., s.29; Mahmut Furkan Balaban, “Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu Ve Sorumluluk Davası”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ufuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019,  s.62.

[11] İsmail Kırca, “Anonim Şirket Yönetim Kurulu Kararlarında Takdir Yetkisi - Özen Borcu”, BATİDER, C. 22 S. 3, Haziran 2004, s. 87.

[12] TBK m. 369 uyarınca yönetim kurulu üyeleri ve yönetimle görevli üçüncü kişiler, görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek yükümlülüğü altındadırlar. Söz konusu düzenleme uyarınca yönetim kurulu üyeleri, Kanun veya esas sözleşmeye aykıırlık teşkil eden her türlü iş ve işlemi yerine getirirken özen ve sadakat yükümlülüğü altında hareket edecek ve TTK m. 555/1 uyarınca da söz konusu filleri/eylemsizlikleri sebebiyle oluşacak zararlardan da kusurları ile sorumlu olacaktır. Söz konusu düzenlemeye ilişkin görüşler için bknz. Hamdi Yasaman, “Yönetim Kurulu Üyelerine Karşı Açılabilecek Sorumluluk Davaları”, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 12, S. 2, Temmuz 2013, s. 97-112, s. 97.

[13] TTK m. 553/3: “Hiç kimse kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamaz; bu sorumlu olmama durumu gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz kılınamaz.”. Söz konusu hükmün gerekçesinde de yer aldığı üzere, uygulamadaki katı ve adaletsiz yaklaşımlar nedeniyle uygun nedensellik bağına ve kusura vurgu yapılmak için getirildiği görüşü ve hükme karşı yapılan eleştiriler için bknz. Eskiocak, a.g.e., s. 56; Yine görüşlerin ayrı ayrı ele alındığı eser için bknz. Nesibe Ceyhun Camuzcu, “Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Bahçeşehir Üniversitesi, İstanbul, 2020, s.95; Kantarcı, a.g.e., s.54; Balaban, a.g.e., s.72.

[14] TTK m. 549: “Şirketin kuruluşu, sermayesinin artırılması ve azaltılması ile birleşme, bölünme, tür değiştirme ve menkul kıymet çıkarma gibi işlemlerle ilgili belgelerin, izahnamelerin, taahhütlerin, beyanların ve garantilerin yanlış, hileli, sahte, gerçeğe aykırı olmasından, gerçeğin saklanmış bulunmasından ve diğer kanuna aykırılıklardan doğan zararlardan, belgeleri düzenleyenler veya beyanları yapanlar ile kusurlarının varlığı hâlinde bunlara katılanlar sorumludur.”; Maddede yer alan işlemlerin sınırlı sayıda olmadığına ilişkin görüş için bknz. Hasan Pulaşlı, “Türk Ticaret Kanunu Tasarısına Göre Anonim Şirketlerde Yöneticilerin Hukuki Sorumluluğu”, Prof.Dr. Ali Naim İNAN’a Armağan, Seçkin Kitapevi, Ankara, 2009, s.575.

[15] TTK m. 550 gerekçesi aynen: "Şirket yetkilisi" geniş şekilde anlaşılmalıdır. Kurumlar, yönetim kurulu üyeleri ve işlem denetçileri ibarenin kapsamına girebilirler.”;Bununla birlikte, Sermaye tamamı taahhüt edilmediği halde taahhüt edilmiş gibi gösteren kurucular ile sermaye artırımında yönetim kurulu üyeleri için kusur aranmamış; şirket yetkililerinin ise kusurlu olmaları halinde sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Söz konusu durumun sebebi ise, şirketin kuruluşunda esas sözleşmeyi kurucular; sermaye artırımında ise ilgili belgelerin yönetim kurulu üyeleri tarafından hazırlanıp imzalanacağından özen ve sermayeyi koruma yükümlülüğünün kanunen bu kişilere yüklenmiş olmasıdır. Söz konusu tespitler için bknz. Camuzcu, a.g.e., s.115.

[16] TTK m. 551 : “Ayni sermayenin veya devralınacak işletme ile ayınların değerlemesinde emsaline oranla yüksek fiyat biçenler, işletme ve aynın niteliğini veya durumunu farklı gösterenler ya da başka bir şekilde yolsuzluk yapanlar, bundan doğan zarardan sorumludur.”

[17] Bahtiyar, a.g.e., s. 403.

[18] Çamoğlu (Poroy/Tekinalp), a.g.e., s. 436.

[19] Gerekçe TTK m.552, s.205; Camuzcu, a.g.e., s. 117.

[20] TTK m. 1524 : “1) 397 nci maddenin dördüncü fıkrası uyarınca denetime tabi olan sermaye şirketleri, kuruluşlarının ticaret siciline tescili tarihinden itibaren üç ay içinde bir internet sitesi açmak ve bu sitenin belirli bir bölümünü şirketçe kanunen yapılması gereken ilanların yayımlanmasına özgülemek zorundadır. İnternet sitesinde yayımlanacak içerikler, bu Kanunda belli bir süre belirtilmiş ise bu süre içinde, belirtilmemiş ise içeriğin dayandığı işlemin veya olgunun gerçekleştiği tarihten, tescil veya ilana bağlandığı durumlarda ise tescil veya ilanın yapıldığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde, şirketin kuruluşundan internet sitesi açılıncaya kadar geçen sürede yayımlanması gereken içerikler de bu sitenin açıldığı tarihte siteye konulur. 2) Birinci fıkrada öngörülen yükümlülüklere uyulmaması, ilgili kararların iptal edilmesinin sebebini oluşturur, Kanuna aykırılığın tüm sonuçlarının doğmasına yol açar ve kusuru bulunan yöneticiler ile yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna neden olur. Cezai hükümler saklıdır.”

[21] TTK m. 555 : “Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler.”

[22] TTK m. 556: “Zarara uğrayan şirketin iflası hâlinde, tazminatın şirkete ödenmesini isteme hakkını şirket alacaklıları da haizdir. Ancak, pay sahiplerinin ve şirket alacaklılarının istemleri önce iflas idaresince ileri sürülür.”

[23] Söz konusu değişiklik ile yönetim kurulu üyelerinin sorumluluk alanlarının kısıtlandığı görüşüne karşı, değişiklik ile herhangi bir değişime gidilemeyeceği yönetim kurulu üyelerinin görevlerinin zaten yükümlülükleri de olduğu görüşü arasındaki tartışmalar için bknz. Eskiocak, a.g.e., s.394 ve Balaban, a.g.e., s.108 vd.; Kantarcı, a.g.e., s.64; Camuzcu, a.g.e., s.131.

[24] Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu bakımından temel ilkeler başlığı altında “kusur sorumluluğu” incelenmiş olduğu için bu başlık altında yalnızca ispat bakımından önemli hususlara değinilecektir.

[25] Çamoğlu (Poroy/Tekinalp), a.g.e., s. 432; Kantarcı, a.g.e., s.66; Eskiocak, a.g.e., s.12; Balaban, a.g.e., s.111; Camuzcu, a.g.e., s.131 vd..

[26] Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Yetkin Yayınları, 23. Baskı, Ankara, 2018, s. 544

[27] Çamoğlu (Poroy/Tekinalp), a.g.e., s.434; Bahtiyar, a.g.e., s.405; Kantarcı, a.g.e., s.68 vd.; Balaban, a.g.e., s.116; Camuzcu, a.g.e., s. 139.

[28] Balaban, a.e., s117.

[29] Bahtiyar, a.g.e., s.405; Kantarcı, a.g.e., s.70; Eskiocak, a.g.e., s.403 vd.; Balaban, a.g.e., s.119; Camuzcu, a.g.e., s.140.

[30] Çamoğlu (Poroy/ Tekinalp), a.g.e., s.448; Bahtiyar, a.g.e., s.405.

[31] TTK m. 555/2: “Pay sahibinin açtığı davayı hukuki ve maddi sebepler haklı gösterdiği takdirde, mahkeme, dava giderleriyle avukatlık ücretini, bu giderler davalıya yükletilemediği hâllerde, davacı pay sahibiyle şirket arasında, hakkaniyete göre paylaştırır.”

[32] TMK m. 426 b.3: “Vesayet makamı, aşağıda yazılı olan veya kanunda gösterilen diğer hâllerde ilgilisinin isteği üzerine veya re'sen temsil kayyımı atar: Yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel varsa.”

[33] Helvacı, a.g.m., s.83; Eskiocak, a.g.e, s.410; Camuzcu, a.g.e., s.142.

[34] Kendigelen, a.g.e., s.164; Tekinalp, a.g.e., s.257; Levent Uysal, “6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Ve Türk Ticaret Kanunu Tasarısı Kapsamında Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Ve Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu –II”, TBB Dergisi, Sayı 81, 2009, s.19.

[35] Çamoğlu (Poroy/Tekinalp), a.g.e., s.396; Pulaşlı, a.g.e, s.685;  Veliye Yanlı, Şirkete Verilen Zarar Sebebiyle Sorumluluk Bağlamında “Yönetici” Kavramı ve Genel Kurul Kararı Gerekliliği Sorunu, Terazi Hukuk Dergisi, C:14, S: Özel Sayı, Mart, 2919, s.55-56.

[36] Mehmet Helvacı, Yürürlüğünün 5. Yılında ve Yargıtay Kararları Işığında Türk Ticaret Kanunu Sempozyumu- Tebliğler ve Tartışmalar -20 Ekim 2017, On İki Levha Yayınları, İstanbul 2018, s.149.

[37] “Buna göre anonim şirket yönetim ve denetim kurulu aleyhine sorumluluk davası açılabilmesinin ön koşulu genel kurulun bu yönde vereceği kararın varlığına bağlıdır ( 6762 Sayılı TTK m. 341/1 ). Somut olayda davalılar aleyhine sorumluluk davası açılması için genel kurul kararının bulunduğu ve işbu davanın şirket denetçileri tarafından açıldığı anlaşılmaktadır.” Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2017/11-47E., 2019/1040K., 10.10.2019T. (Kazancı İçtihat Bilgi Bankası)

[38] TMK m. 426/3: “Yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel bulunduğunda temsil kayyımı atanabilir”.

[39] Tekinalp, a.g.e., s.392; Çamoğlu (Poroy/Tekinalp), a.g.e., s.396.

[40] Helvacı, a.g.e., s. 151-152.

[41] Ali Bulut, “Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluk Davasında Taraflar”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Yaşar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir, 2017,  s.10.

[42] Gerekçe TTK m.555/1, s.208.

[43] Helvacı, a.g.e., s.151-152.

[44] TTK m. 556/1 gerekçe: “Şirketin iflâsı halinde de doğrudan zarara uğrayan kişi olarak tazminat davasının esas davacısının şirket olduğu gerçeği değişmez. Bu anlayışın doğal sonucu olarak, iflâs eden bir şirkette tazminat davasının davacısı iflâs idaresi olabilir”.

[45] Camuzcu, a.g.e., s.151.

[46] “MK.'nın 47 ve 48'inci maddeleri birlikte değerlendirildiğinde "organ" kavramının kapsamına "tüzel kişinin varsayılan idaresinin oluşmasında ve açıklanmasında aracı olan kurul organlar" girer. Ancak organ kavramını fazla daraltarak yalnız kurul organları, organ saymak her zaman yeterli olmayabilir. Madem ki, organ tüzel kişinin (varsayılan) iradesinin oluşmasına ve açıklanmasına yol açmaktadır, şu halde kanun veya kuruluş belgeleri dolayısiyle belirli konularda karar verebilme ve icra edebilme yetkisine haiz olan kişileri de organ sayabiliriz. Bu irade açıklaması "hukuki muameleler" yanında sözleşme dışı sorumlulukta da söz konusu olacaktır. TTK.'nın 321/V ve 1163 Sayılı Kanun'un 59/III maddesi "temsile ve idareye ( yönetime ) selahiyetli olanlar" lafzı ile sorumluluk çerçevesini geniş tuttuğu sonucuna varılmalıdır. Böylece haksız fiil sorumluluğunda yönetim kurulunun, organ kurul sıfatı ile birlikle hareket etmeleri yanında, idare ve temsile yetkili bulunan yönetim kurulu üyelerinin ayrı ayrı fiilleri ile de tüzel kişiyi sorumluluk altına sokabilecekleri kabul edilmelidir.” Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2003/4-359E., 2003/406K., 11.06.2003T. (Kazancı İçtihat Bilgi Bankası)

[47] Çamoğlu, a.g.e., s.225; Çamoğlu(Poroy/Tekinalp), a.g.e., s. 616; Bahtiyar, a.g.e., s.392; “İbra, hukuki niteliği itibariyle menfi bir borç ikrarıdır” Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2015/11856 E. ve 2016/9175 K., 28.11.2016 T. (Kazancı İçtihat Bilgi Bankası).

[48] “Mahkemece hükme dayanak yapılan genel kurulda alınan ibra kararı davaya konu finansal tablolardaki işlemler açıkça görüşülerek, tartışılarak, şirketin bu sebeple uğradığı veya uğrayabileceği zarar ortaya konulup, genel kurul bu konuda bilgilendirilerek alınmış bir ibra kararı olmayıp, hiçbir konu üzerinde tartışılmadan alınmış, soyut nitelikteki ibra kararıdır. Bu sebeple davacıların soyut ibra kararına dayalı olarak sorumluluk davası ikame etme hakkının olduğu değerlendirilerek taraf delilleri toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2015/11856E., 2016/9175K., 28.11.2016T. (Kazancı İçtihat Bilgi Bankası).

[49] Camuzcu, a.g.e., s.162.

TOP