ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU VE SUÇUN LİMİTED ORTAKLIK GENEL KURUL DEFTERİ İLE MÜDÜRLER KURULU DEFTERİNDE SAHTE İMZA KULLANILMASI SURETİYLE İŞLENMESİ 

*Ahsen Sadıkoğlu 

       I.            BELGEDE SAHTECİLİK SUÇLARI İLE KORUNAN HUKUKSAL YARAR

Suçun maddi konusunu oluşturan belgeler, kişiler arasında kurulan hukuki ilişkilerin yürümesini sağlayan, bu hukuki ilişkileri kanıtlayan ve delil niteliği olan vasıtalardır. Dolayısıyla kişiler arasındaki hukuki ilişkilerin kurulması ve bu hukuki ilişkiden doğan hak ve borçların ispatında önemli bir araç niteliğinde olan belgelerin gerçekliğine toplum tarafından güven duyulması gerekmektedir[1]. Belgede sahtecilik belgelerin gerçekliğine olan güvenin sarsılmasına yol açmakla birlikte, buna bağlı olarak hukuk düzenini ve toplumsal ve ticari ilişkileri olumsuz etkileyecektir. Bununla birlikte belgede sahtecilik sonucunda, ilgili belgeye bağlı hukuki ilişkilerin kuruluşu veya kanıtlanmasıyla ilgili hukuki sorunlar çıkarak, belgeye dayanan hakları olan kişiler zarar görebilecek ya da zarar tehlikesine maruz kalacaktır. Dolayısıyla, belgenin ceza hukuku koruması altına girmesinde; kamu güveninin ve kanıt niteliğinin korunması gibi birden fazla neden[2] bulunmakla birlikte, kanun hükmü ile korunması asıl amaçlanan yarar kamu güveninin korunmasıdır[3].

    II.            ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU

Türk Ceza Kanunu’nun 207. Maddesinde hüküm altına alınan özel belgede sahtecilik suçu ile korunan hukuksal yarar yukarıda da açıklandığı üzere kamu güvenidir. Suçun maddi konusunu ise belgeler oluşturur.

a)      Belge Kavramı

Bir evrakın hukuki bağlamda belge olarak kabul edilebilmesi için;

·         Yazılı olmalıdır.

·         Hukuken korunmaya değer bir içeriğinin bulunması gerekir. Hukuki bir değeri bulunmayan yazının belge değeri yoktur. Belgenin belirli bir düşünce veya olayın aktarımını ya da bir hukuki ilişkinin varlığı ya da yokluğunu gösterme gibi bir irade beyanını içermesi halinde hukuken korunduğu, delil niteliğinin bulunduğu kabul edilir. Yazılı bir evrakın hukuki sonuç doğurması ve belge sayılabilmesi, onun ispat gücünün bulunmasına bağlıdır[4]. Nitekim Yargıtay içtihatlarında da bu özellik vurgulanmıştır[5].

·         Düzenleyeni bilinmelidir. Yazılı bir evrakın belge olarak kabul edilebilmesi için, kim tarafından düzenlendiğinin belli olması gerekir.

 

b)     Resmî Belge – Özel Belge Ayrımı

Resmî belgeler kamu görevlisi tarafından yürütmekte olduğu kamu görevi gereği usul ve şekil kurallarına uyularak düzenlenen belgelerdir. Özel belgeler ise yazılı bir evrakın, hukuki sonuç doğurmaya elverişli bir biçimde bir kimse tarafından düzenlenmesi durumunda söz konusu olur. Ancak Türk Ceza Kanunu’nda bazı özel belgelerin resmî belge niteliğinde kabul edileceğini hüküm altına alınmıştır. Buna göre belgede sahtecilik suçunun konusunun, emre veya hamile yazılı kambiyo senedi, emtiayı temsil eden belge, hisse senedi, tahvil veya vasiyetname olması halinde, resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümler uygulanır.  Ancak Kanun hükmünde sayılan kambiyo senedinin kurucu unsurlarında eksiklik olması halinde ilgili belge özel belge olarak nitelendirilecek ve özel belgede sahtecilik suçu oluşacaktır[6].

c)      Belgenin Aldatma Yeteneği Kavramı

Aldatma yeteneği, belgedeki sahteciliğin ilk bakışta anlaşılamaması, başkalarını aldatabilecek biçim ve içerikte olmasıdır. Aldatma yeteneğinin bulunmadığı hallerde kamu güveni sarsılmayacağından sahtecilik suçundan söz edilemez. Belgede sahtecilik suçunun konusu, kanıtlama güçleri nedeniyle hukuki sonuç doğuran ve bu yüzden toplumsal ilişkilerde doğruluklarına inanılan belgelere karşı kamunun duyduğu güven olup, zararın doğması için aldatma olgusunun hukuken korunan bu güveni sarsacak oran ve düzeyde bulunması gerekir[7].

Özel belgede sahtecilik suçu seçimlik hareketli bir suçtur ve kanun hükmünde suçu oluşturan hareketler sayılmıştır. Bunlar:

·         Bir özel belgeyi sahte olarak düzenlemek ve kullanmak,

·         Gerçek bir özel belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmek ve kullanmak,

·         Sahte özel belgeyi bu özelliğini bilerek kullanmaktır.

Kanun hükmünden de anlaşıldığı üzere özel belgenin sahte olarak düzenlenmesi ile birlikte söz konusu sahte özel belgenin kullanılması suçun oluşması için şarttır. Sahte özel belgenin kullanılması, suçun tamamlanması veya oluşması için zorunlu kurucu unsur olarak düzenlenmiştir[8]. Kullanma unsuru maddenin gerekçesinde, sahte belgenin herhangi bir hukuki ilişkide veya herhangi bir hukuki işlem tesisinde dikkate alınmasını sağlamaya çalışmak olarak tanımlanmıştır. Birbirine bağlı şekilde tamamlanması gereken çok hareketli suçlarda, son hareket yapılmadığı takdirde eylem cezalandırılamaz. Bu bakımdan, sahte belge üretmeye yönelik seçimlik hareketler, suçun icra hareketleri olmayıp, icra hareketi olan kullanmanın gerçekleşebilmesi için yapılması zorunlu hazırlık hareketleridir[9].

Suç, özgü suç değildir bu nedenle faili kanun hükmünde yer alan seçimlik hareketleri gerçekleştiren herkes olabilir. Belgede sahtecilik suçunda imzası taklit edilen kişinin rıza göstermesi belgeyi hukuka uygun hale getirmez çünkü suçla korunan hukuksal değer kamu güveni olup, suçun mağduru da doğrudan kamudur. Buna karşılık imzası taklit edilen kişinin rızası ile hukuka aykırılık bilinci ortadan kalktığından suçun manevi unsuru oluşmayacaktır.[10][11]

 III.            ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİK SUÇUNUN LIMITED ORTAKLIK GENEL KURUL VE MÜDÜRLER KURULU KARAR DEFTERLERİNDE SAHTE İMZA ATILMASI SURETİYLE İŞLENMESİ

Ortaklıktaki karar defterlerini yukarıda açıklanan bilgiler ışığında incelediğimizde her ne kadar Noter onaylı olsalar dahi kamu görevlisi tarafından görevi gereği düzenlenmediklerinden resmî belge sıfatı taşımayacaklardır[12]. Bu nedenle Ortaklık Genel Kurulu Defterinde veya Müdürler Kurulu Defterinde sahte imza kullanılması Türk Ceza Kanunu’nun 207. Maddesinde hüküm altına alınan Özel Belgede Sahteciliksuçunu oluşturacaktır.

İlgili karar defterlerine sahte imza atılması ile maddenin ilk fıkrasında yer alan özel belgeyi sahte olarak düzenlemek fiili gerçekleşmektedir. Bu belgeye dayanılarak hukuki işlemde bulunulması ile de sahte belge kullanılmaktadır. Kanun hükmünde yer alan sahte belgenin düzenlenmesinin akabinde kullanma hareketinin de gerçekleşmesi ile suç tamamlanmıştır. Suçun tamamlanması; sahte özel belgenin kullanılması anında gerçekleşmektedir. Suçun oluşması için sahte özel belgenin kullanılması yeterli olup, ayrıca bir kamusal veya bireysel bir zararın da meydana gelmesi aranmamıştır. Sahte özel belgenin kullanılması ile kamu güveni ihlal edildiğinden suç da oluşmaktadır. Kullanma işlemi, sahte özel belge düzenleyen kişi tarafından gerçekleştirilebileceği gibi maddenin ikinci fıkrası uyarınca sahteciliği bilen bir başka kişi tarafından da gerçekleştirilebilir[13].

 

 

SONUÇ

Hukuken özel belge niteliğini haiz Genel Kurul ve Müdürler Kurulu karar defterlerine atılan imzaların sahte olduğunun tespit edilmesi halinde özel belgede sahtecilik suçu gündeme gelebilecektir. Söz konusu karar defterlerine sahte imza atılmasıyla birlikte sahte belge düzenlenmiş sayılacaktır. Bununla birlikte kanun hükmünde de açıkça yer aldığı şekilde sahte belgenin düzenlenmesinin akabinde kullanma hareketinin de vuku bulması ile özel belgede sahtecilik suçunun tüm maddi unsurları gerçekleşmiş ve suç tamamlanmış olacaktır. Kullanma işleminin, sahte belgeyi tanzim eden kişi veya belgenin sahteliği bilen bir başka kişi tarafından gerçekleştirilmesi mümkün olup her iki halde de sahte belgelerin kullanılması Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddesi uyarınca özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacaktır.

KAYNAKÇA

Atalan, Mustafa, Dolandırıcılık, Sahtecilik ve Güveni Kötüye Kullanma Suçları Şerhi, 3. Bs., Adalet Yayınevi, Ocak 2020

Gökcan, Hasan Tahsin, Resmi Belgede Sahtecilik Suçu, Ankara Barosu Dergisi, S.3, Yaz 2019

Gökcan, Hasan Tahsin, Resmi Belgede Sahtecilik Suçu, Ankara Barosu Dergisi, S.2010/1, Yıl.68

www.kazanci.com


[1] Hasan Tahsin Gökcan, Resmi Belgede Sahtecilik Suçu, Ankara Barosu Dergisi, S.3, Yaz 2019, s.94.

[2] T.C. YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2011/5-350 K. 2012/27 T. 7.2.2012 ilamı Öğretide, belgede sahtecilik suçunda korunan hukuksal yararla ilgili farklı görüşler bulunmaktadır. Bir görüşe göre belgede sahtecilik suçlarıyla korunan hukuki yarar yalnızca, belgelerin gerçekliğine dair toplumda var olan güven, başka deyişle kamu güvenidir (Erman/Özek, Kamu Güvenine Karşı İşlenen Suçlar, İstanbul 1996, s. 223, 224) Diğer görüşlere göre de, suçla bir yandan hukuki ilişkilerdeki itimat ve güven, diğer yanda belgenin doğruluğu veya gerçekliğine bağlı yararlar; başka deyişle, kamusal ve kişisel nitelikteki yararların korunduğu (Erem, T.C.K. Şerhi, 1993, C. II, s. 1673; Erem/Toroslu, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 1983, s. 257; Toroslu, Ceza Hukuku Özel Kısım, 2005, s. 220)” (www.kazancı.com).

[3] T.C. YARGITAY CEZA GENEL KURULU 6.3.2007 gün ve 276-55 Sayılı kararında bu husus; "Evrakta sahtecilik suçlarının hukuki konusu kamu güvenidir. Belgelerin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi, gerçek bir belgeye ekleme yapılması, tamamen veya kısmen değiştirilmesi eylemlerinin kamu güvenini sarstığı kabul edilerek suç sayılmıştır" şeklinde ifade edilmiştir.

[4] Hasan Tahsin Gökcan, Resmi Belgede Sahtecilik Suçu, Ankara Barosu Dergisi, S.3, Yaz 2019, s.97.

[5] T.C. YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2017/21-525 K. 2019/307 T.11.4.2019 ilamı “Görüldüğü üzere yazılı bir varakanın hukuki sonuç doğurması ve belge sayılabilmesi, onun ispat gücünün bulunmasına bağlıdır. İspat gücü olmayan yazılar üzerindeki değişiklikler veya sahtecilikler, belge ögesinin ( ve dolaylı olarak zarar olasılığının ) bulunmaması nedeniyle belgede sahtecilik suçunu oluşturmaz.” (www.kazanci.com)

[6] T.C. YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ E. 2017/4487 K. 2017/9214 T. 21.12.2017 ilamı “Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu'nun 14.12.1992 tarih ve 1/5 ve Ceza Genel Kurulu'nun 24.03.1998 gün 51/106 Sayılı kararlarında açıklandığı üzere; kambiyo senetlerinde yapılan sahteciliğin resmi belgede yapılmış sayılabilmesi için, ilgili kambiyo senedinin Türk Ticaret Kanunu'nda öngörülen bütün unsurları taşıması gerekir. Aksi takdirde yasal unsurları taşımayan bir kambiyo senedinde sahtecilik yapılması halinde fiil, özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacaktır.” (www.kazanci.com).

[7] Mustafa Atalan, Dolandırıcılık, Sahtecilik ve Güveni Kötüye Kullanma Suçları Şerhi, 3. Bs., Adalet Yayınevi, Ocak 2020, s.954.

[8] T.C. YARGITAY 21. CEZA DAİRESİ E. 2015/4955 K. 2015/6395 T. 17.12.2015 ilamı “Sanığın, yönetim kurulu başkan yardımcısı olduğu vakfın 29.04.2009 tarihli yönetim kurulu kararını, kararda adı geçen başkan ve üyelerin yerine imza atarak sahte olarak düzenlendiği ve Noterde onaylattığının kabul edildiği olayda; suça konu vakfa ait yönetim kurulu karar defterinin, adı geçen vakfın kamu kurumu ve kuruluşu olmaması nedeniyle resmi belge sayılamayacağı gibi noter onayının da belgeyi resmi belge haline dönüştürmeyeceğinden sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 207/1. maddesinde düzenlenen "özel belgede sahtecilik" suçunu oluşturduğu ve özel belgede sahtecilik suçlarının da belgenin kullanılması ile oluşacağı gözetilmeden ve belgenin kullanılıp kullanılmadığı da araştırılmadan suç vasfında yanılgıya düşülerek eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” (www.kazanci.com)

[9] Hasan Tahsin Gökcan, Resmi Belgede Sahtecilik Suçu, Ankara Barosu Dergisi, S.2010/1, Yıl.68, s.226.

[10] T.C. YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ E. 2007/8425 K. 2008/617 T. 6.2.2008 ilamı “Mağdurun rızası açık olabileceği gibi zımni de olabilir. Özellikle iki kişi arasındaki ilişkiler, böyle bir rızanın varlığını ciddi olarak kabule elverişli olduğu takdirde, bu rızaya dayanarak başkasının imzasını atan kimsede suç kastının varlığı kabul olunamaz.” (www.kazanci.com)

[11] T.C. YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2016/21-403 K. 2019/681 T. 28.11.2019 ilamı “Evrakı yok etmek sahtekarlık sayılmamakla birlikte, resmi veya özel bir belgeyi ortadan kaldırmak veya bozmak suretiyle var olan bir delilin yok edilmesiyle kamu ispatlayıcı bir vasıtadan yoksun kalmaktadır. Suçun faili herkes olabilir. Suçun mağduru kamu yani devlettir.” (www.kazanci.com)

[12] T.C. YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ E. 2017/25675 K. 2019/10801 T. 5.11.2019 ilamı Suça konu şirket karar defterinin özel belge niteliğinde olması ve noter tarafından sonradan onaylanmasının belgelere resmi belge vasfı kazandırmayacağından, sanığın özel belgede sahtecilik suçundan mahkûmiyeti yerine suçun nitelendirilmesinde hataya düşülmek suretiyle resmi belgede sahtecilik suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.” (www.kazanci.com)

[13] Mustafa Atalan, Dolandırıcılık, Sahtecilik ve Güveni Kötüye Kullanma Suçları Şerhi, 3. Bs., Adalet Yayınevi, Ocak 2020, s.974.

TOP